Arjantin-Afrika İlişkileri: Tangocuların Afrika Dansı

0

Giriş

Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle uluslararası sistemdeki değişiklikler, tüm ülkelerin dış politika önermelerini, koşullara göre değişkenliğe sevk etmiştir. Afrika ile Arjantin arasındaki ilişkiler akademi, düşünce kuruluşları ve medyada genellikle incelenmemiştir. Ancak, Güney-Güney ticaretinin artması ve dinamizmi, gelişmekte olan ülkeler arasında değerlidir. 21. yüzyılın başından günümüze kadar Arjantin ihracatı % 220’den fazla büyüdü. Sadece 2005 ile 2011 yılları arasında ihracat iki kat artarken, ithalat da bu dönemde daha da artmış, % 143 olmuştur. Ancak bu rakamların ötesinde, Arjantin’in son yıllarda dünyadaki farklı pazarlarla olan ilişkisi, bu gelişimin ölçülmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır.

Arjantin’in bugün, 1980’ler öncesinde olduğu gibi, uluslararası ideolojik ya da jeopolitik sorunlara rağmen, Afrika ülkeleri ile olumlu ilişkiler sürdürmesi için hiçbir siyasi engeli kalmamıştır. Arjantin’in “devlet politikası” olarak bir Afrika dış politikasının bulunmaması, Afrika dış politikasının yokluğuna/kısıtlı gelişimine büyük katkıda bulundu. Farklı ve birbirini takip eden hükümetlerin dış politika tasarlama biçimleri, sömürgecilik, askeri darbeler, uzaklık, Soğuk Savaş ve ekonomik krizler gibi etkenlerde göz önüne alındığında Arjantin-Afrika ilişkilerinin düşük seviyede kalmasına neden oldu.

Öte yandan, Arjantin’de Afrika kökenli nüfus şu an için önemli bir sayıda değildir. Siyah Afrika’nın Arjantin kültürüne yaptığı katkısı için objektif bir değerlendirme yoktur. Zira her zaman bir inkâr söz konusudur. Çünkü Arjantin’de bağımsızlık ilan edildiğinde (1816), Buenos Aires ve diğer eyaletlerin nüfusunun önemli bir yüzdesi Afrika kökenliydi, yıllar boyu seyreltildi, savaşlar ve son olarak Avrupa’dan gelen göçlerle (19.yy ortaları ile 21.yy başlarına kadar) iyice azaldı. Bu bilgi eksikliğine rağmen, 1960’lardan beri, cılız bir takım adımlar atılsa da yeterli bir düzeye ulaşamamıştır. Bu bağlamda, Brezilya’nın Arjantin’e göre Afrika örüntüsünü tanıyan ve transatlantik ilişkilerinde kültürcülük söylemini ustalıkla kullandığını belirtmek gerekir.

Arjantin de Menem yönetimi (1989-1999) uluslararası sistemin ve Arjantin-Afrika ilişkilerindeki değişimleri anlamaya yardımcı olur, çünkü 80’ler ve 90’lar arasında uluslararası çerçeve, genel olarak Afrika ve Güney Afrika’daki dönüşümler üzerinde olumsuz bir şekilde etkiliyordu. Yaklaşık 30 yıldır, Arjantin’in Afrika ülkelerine yönelik politikasında, siyasi hedeflerden ziyade, ekonomik konular görece önceliklidir. Ekonomik hedefler, Arjantin ihracatı için yeni pazarlar elde etmeyi amaçlıyordu. Siyasi-diplomatik boyuta gelince, Afrika’yla yakınlaşma stratejisi, bazı yetkililerin özel girişimleri dışında süreklilik ve kalıcılık sağlayamamıştır. Buna Arjantin dış politikasında “dürtüler yoluyla politika” tanımı kullanılmaktadır. Böylelikle kıtada en az 20 büyükelçilik açıldı ve dolayısıyla ticaret arttı.

Afrika ekonomisinin son on yılda göstermiş olduğu olumlu verilerin bir sonucu olarak, kıtanın yeniden doğuşu ve ortalama % 6’lık büyüme oranları ile bölgede Afrika’nın umut vaat etmesi, negatif düşüncelerin de değişmesine neden oldu. 2012’de Arjantin ve Afrika arasındaki ihracat 5.608 milyon doları aşarken, ithalatları 487 milyon olarak ölçüldü. Afrika kıtası ile ticaret dengesi Arjantin lehine 5.121 milyon dolardır. Bu durum Arjantin için olumludur. Arjantin açısından, başlıca Afrika müşterileri Cezayir, Angola ve Güney Afrika’dır; Güney Afrika ve Fas ise en önemli Afrika tedarikçileridir.

Arjantin ile Afrika kıtasının 54 ülkesini ve bir milyardan fazla insanı içeren bu karmaşık ilişkilerini analiz ederken, Afrika’yı üç ayrı bölüme ayıracağız:

  • Akdeniz’in Güney Ülkeleri (Mağrip)
  • Afrika’nın Güney ülkeleri
  • Afrika’nın Diğer Ülkeleri 

 1- Akdeniz’in Güneyi (Mağrip) Birinci grubu, Fas, Cezayir ve Tunus yani Fransızca konuşulan üç ülke ile Mısır ve Libya oluşturmaktadır.

2008 yılında, eski devlet başkanı Cristina Fernández de Kirchner, ticareti artırmak için Mağrip ülkelerini gezdi. Örneğin Arjantin ve Mısır arasında o yıl ihracat, 2007 yılına göre % 86 artarken  (1.075 milyon dolar), ithalat 126 milyon dolar, -yani yıl bazında % 222- artış gösterdi. 2009’daki küresel ekonomik krizin etkisiyle düşüş yaşansa da, Arjantin ihracatı 2007’ye yakın bir değere ulaşarak, 591 milyon dolara ulaştı. Özellikle Mısır’la MERCOSUR arasında Serbest Ticaret Anlaşması’nın yürürlüğe girmesiyle Mısır-Arjantin ekonomik ilişkileri yukarı doğru ciddi bir ivme kazandı. 2007-2008-2009 dönemine ait olan bu rakamlar 2010-2011-2012 döneminde büyük farklılık göstermekte; Arjantin ihracatı, 959 ile 1.572 milyon dolar arasında değişen oranlarla güçlü bir şekilde büyümektedir.

Özel bir örnek vermek gerekirse, Córdoba eyalet ajansının verilerine göre, 2010-2015 yıllarında Arjantin’in Sahra üstü ülkelerine yaptığı ihracat, yani Arjantin ihracatında -sadece Mısır ve Cezayir için- % 2’dir.

Ayrıca Arjantin, geçtiğimiz yıllarda Cezayir’de bir Arjantin deneysel nükleer reaktörü kurulması gibi teknolojik ve stratejik yönlerini içeren önemli bir girişimde de bulundu. Bu bölgeye yapılan ihracat, Afrika’ya yapılan ihracatın % 72’sini temsil etmektedir ve birincil ürünlerden ve tarım kökenli imalatçılardan oluşmaktadır.

Arjantin Başkan Yardımcısı Gabriela Michetti, Fas’ı Afrika’daki diğer ülkelerin geçidi olduğunu açıklamıştır. Kazablanka’yı (Fas) Afrika ülkelerinin geri kalanına bir liman olarak değerlendirmişti. Arjantin hükümeti, Afrika’ya tarımsal sanayi ürünlerinin ihracatını artırmak için çalışmaktadır.

 2- Güney Afrika Ülkeleri: Arjantin dış politikasında Güney Afrika, Afrika’nın Güney bölgesi olarak lanse edildiğinden, bu bölümde Güney Afrika ve Portekizce konuşan ülkelerine yoğunlaşılacağı gibi Afrika’nın güney ülkelerini de dahil edeceğiz. Ancak bu durum Sahraaltı tüm Afrika ülkelerini kapsamamaktadır. Arjantin ve Güney Afrika arasındaki ilişkilerin incelenmesi, Sahraaltı Afrika’nın Arjantin dış politika tasarımında sahip olduğu düşük profili göz önüne alındığında, yeni bir konuyu ima eder. Bu nedenle, bölgeyi düşünmek, tarih, ekonomi ve siyaset – hem iç hem de uluslararası – ve klasik coğrafi-bölgesel kriterleri, yüzyılın sonunun, yeni gerçeklerini hesaba katmak için yetmemektedir. Bununla birlikte, bu makalede bölgeye gönderme yapmak için, Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’nu kapsayan daha geniş jeopolitik ve ekonomik alanın ilişkilerin mihenk taşı olduğunu belirtmemiz gerekir. Buna göre, Güney Afrika (yani Afrika’nın güneyi), Angola, Botsvana, Lesotho, Malavi, Mozambik, Namibya, Güney Afrika, Svaziland, Zambiya ve Zimbabve olmak üzere on devletten oluşur. İstisna dönemler hariç, Afrika’nın güneyinde öne çıkan ülke Güney Afrika ve Angola olmuştur.

Afrika’nın güneyinde, Güney Afrika’daki apartheid rejiminin sona ermesinin ardından bu bölgede büyük bir bölünme çizgisi, dostlar (ittifaklar) ve düşmanlar arasında bölgesel bir klivaj (ayrışma/yarılma) meydana geldi. Arjantin’in, Güney Atlantik Barış ve İşbirliği Bölgesi’ne (ZPCAS) katılımı, Angola ve Mozambik’te barışın korunması misyonlarında ve Güney Afrika ile askeri işbirliğinde çok taraflı düzeyde işbirlikleri mevcuttur. Arjantin’in Brezilya ile birlikte bölge ülkeleriyle olan ilişkilerinin artmasına bağlı olarak, MERCOSUR-SADC (Güney Afrika Kalkınma Topluluğu) bir işbirliği de mevcuttur. Bu bağlamda MERCOSUR-SADC arasındaki ekonomi temelli ilişki, başlı başına bir konu olduğundan stratejik ve politik yönleri itibariyle uluslararası sistemi etkileyebilecek bir platforma dönüşmesi muhtemeldir.

Arjantin, Güney Atlantik’in güvenliği ve ticaret düzeyini artırmak için bölge ülkelerini ortak bir çıkar sahası olarak görür.  Ancak, Afrika ihracattın % 13’ünün gittiği Güney Afrika’da, ihracat matrisi kıtanın geri kalanından farklıydı. Arjantin, 2015 yılında, ihracatın % 57’sini tarım ürünleri ile sağlarken ihracatın dörtte birinde sanayi ürünlerine yer etmektedir. Arjantin ile Afrika’nın güneyi arasında spor, sanat ve kültür diğer karşılıklı etkileşim unsurları olarak yer tutuyor.

Arjantin-Güney Afrika ikili ilişkisi, farklı işbirliği alanlarında elde edilen sonuçlar ve her iki hükümetin de bağlantıyı ilerletme konusundaki ilgisini gösteren eylemler politikaları yoluyla birleştirilmeye devam edilmektedir. Arjantin eski şansölyesi Kirchner döneminde (Özellikle Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’nın da şahsi gayretini burada vurgulamak gerekir.) Güney Afrika ile politik ilişkiler, derinleşerek devam etti. Şansölye’nin Güney Afrika’yı “ülkemizin dış politikasında özel bir yere sahip olduğuna” işaret eden açıklamasından sonra, üst düzey toplantılara paralel olarak çok sayıda toplantı düzenlendi. Arjantinli araştırmacılar, siber altyapı üzerine Afrikalılarla Cape Town’da beraber çalıştı.

Yaklaşık 30 yıl önce, Arjantin’in Afrika ülkelerine yönelik dış politikası, siyasi hedefleri ekonomik alanlara göre öncelikliydi. Zamanla bu denge yer değiştirmeye başlayacaktı. Siyasi hedefler, Malvinas (Falkland) adaları ve 80’li yıllardaki anlaşmazlık nedeniyle Birleşmiş Milletler’de Afrika oylarını elde etmeyi amaçladı ve Arjantinli olmayanların Arjantin’e sokulmasını iyileştirdi. Ekonomik amaçlar, 2000’li yıllardan sonra daha ön plana çıktı. Arjantin ihracat için Afrika’da yeni pazarlar elde etmeyi amaçlıyordu. 80’li yılların on yılı, Arjantin-Afrika ilişkilerinin Güney Afrika ile ilişkilerinin tanımından, diplomatik ilişkilerin kopuşundan, Afrika ülkelerine yapılan yaklaşımdan ve Afrika’nın Güney bölgesindeki politikalara yönelik yeni bir tasarımın en önemli anı olarak gösterilmektedir.

 3- Afrika’nın Diğer Ülkeleri 

Güney-Güney ilişkilerini güçlendirmek amacıyla 2013 yılı sonlarında Arjantin Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin Senegal, Fildişi Sahilleri ve Kamerun’a, yaptığı ziyarette hayvancılık, tarım, gıda işleme ve yabancılar için İspanyolca öğretimi meseleleri ele alındı. Senegal tarım sektörü ile alakalı, ülkenin gıda güvenliği, yerli ırkların durumunun iyileştirilmesi ve su kaynaklarının daha iyi kullanılması yoluyla verimliliği artırmaya yönelik birçok ikili anlaşma gerçekleştirdi.

İspanyolca eğitimiyle alakalı, Dakar’daki Cheikh Anta Diop Üniversitesi ile İspanyolca dilini öğretenlere yönelik eğitim konusunda ciddi adımlar atıldı. Fildişi Sahili’nde, metrolojide işbirliği imkânları belirlendi: gıda paketleme, tarım makineleşmesi, hasat sonrası elleçleme, esnaf balıkçılık ve hayvancılık. Son olarak, Kamerun gibi işleme konusunda ve meyve ile sebze koruyarak aktif istihdam politikaları ve mesleki eğitim alanında eksiklikleri karşılamak için proje önerileri ve deneyim alışverişinde bulunuldu.

Arjantin, özellikle mikro, küçük ve orta ölçekli işletmeler için paylaşılan eylemler ile ikili ekonomik işbirliği alanında Angola ve diğer Afrika ülkeleri ile karşılıklı bir anlayış protokolü imzalama aşamasında. Bu alanda 2015 yılında en yüksek ekonomik büyüme ile on Afrika ülkesi Fildişi Sahilleri (% 8,5), Tanzanya (% 6,9), Senegal (% 6,6), Cibuti (% 6,5) (% 6.3), Kenya (% 6.0), Mozambik (% 6.0), Orta Afrika Cumhuriyeti (% 5.7), Sierra Leone (% 5.3) ve Uganda (% 5.3) ile benzer işbirlikleri planlanmaktadır. Ticaret açısından, Nijerya, Angola ve Mozambik, Afrika’ya yapılan ihracatın yalnızca % 15’ini temsil eden bir bölgede ihracat hedefleri olarak öne çıkıyor. Arjantin Dışişleri Bakan Yardımcısı Eduardo Zuain, Luanda’da ülkesinin Angola için 100 milyon doları aşan bir krediyi yeniden başlatacağına dair güvence verdi.

Arjantin Dışişleri Bakanlığı, Afrika ülkeleriyle olan bağları güçlendirmeyi amaçlayan yeni bir “Arjantin Afrika İşbirliği Planı” hazırladı. Dört yıllık plan, Arjantin’in karşılaştırmalı üstünlükleri ve köklü bir geçmişe sahip olduğu alanlarda etkinliğini artırmak için Arjantin’deki işbirliği faaliyetlerini merkezileştirmeyi ve onları stratejik alanlarla organize etmeyi hedefliyor. Arjantin Afrika İşbirliği Planını üç aşamada gerçekleştirilecektir:

  • İlk aşamada, şu anda kıtada (2016-2017) yürütülen on sekiz projenin tamamlanması,
  • İkinci aşama şu anda aktif bir projenin bulunmadığı ülkelerde on iki yeni projenin başlaması (2017-2018),
  • Üçüncü aşama da Arjantin (2018-2019) ile yakın zamanda işbirliği faaliyetleri yaşayan ülkelerde on iki yeni projenin uygulanmasını içerecektir.

Bu bağlamda Uluslararası Koordinasyon ve İşbirliği Müsteşarı Javier Jaureguiberry, Mozambik ve Kenya’yı ziyaret ederek bu ülkelerle olan bağları güçlendirdi. Afrika’daki Arjantin İşbirliği, çoğunlukla Arjantin’in Güney-Güney ve Üçgen İşbirliği Fonu (FO.AR) vasıtasıyla finanse edilmeye devam edecektir. 25. yıldönümünü kutlamaya yakın olan bu bütçe aracı, Arjantin tarafından öncü bir rol oynamış olduğu bölgedeki işbirliği stratejisinin bir parçası olarak uygulanmaya başlandı.

Mozambik’in başkenti Maputo’da Arjantin’in varlığını kalıcı hale getirmek için bir elçilik açılması planlandı. Mozambik makamları, özellikle hayvancılık ve süt üretimi, balıkçılık sektörünün gelişimi, bilim ve teknoloji ve kültür alanlarında Arjantin ile işbirliğinin geliştirilmesine büyük katkıda bulundular. Bu anlamda, amaç, ikili ilişkileri güçlendirmek ve Arjantin ürünlerinin bu pazarlara girme fırsatlarını geliştirmektir.

Afrika’da Arjantin’e Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya (BRICS)’ler, Türkiye, Tayland, Kore, Singapur, Malezya, Endonezya, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile kıyasıya rekabet halinde. Buna rağmen Arjantin ile Afrika arasındaki ticaret olağanüstü bir büyüme kaydetti. Kıtayla yapılan alışveriş, dünya toplamına oranla % 6’lık bir ortalamayı temsil etse de, 2001’de 1.275.566 ABD doları olan ticaret hacmi 2010’da 4.022.152 dolara çıkmış durumdadır. 2017 yılı itibariyle 5-6 milyar dolar bandında hareket etmektedir.

Arjantin’in Afrika kıtasına ihraç edilen ürünün toplam % 81,3’ü gıda maddesi, % 63,2’si birincil ürünler,% 18’inde sebze ve hayvansal yağlar ve katı yağlar ve % 0,3 içecek ve tütün ürünü olduğu görülmektedir. Ortaya çıkan ekonomik boyutla birlikte, kıta ile kurumsal olan ve hala dış politika çevresinde yer alan bir siyasi bağ var. Bu bağ ile Güney-Güney ile işbirliği içinde Afrika’ya yavaş yavaş giren Arjantin, dış politika söyleminde iki hedef amaçlıyor: Bir taraftan, ortak menfaatler ve değerleri olan ülkelerle ilişkiler yoluyla ülkenin uluslararası konumunu iyileştirmek; diğer taraftan Afrikalılar gibi gelişmekte olan ülkelere, endüstriyel üretim yapılarının güçlendirilmesi ve ticaretinin dengelenmesine katkıda bulunmak için çeşitlendirmeyi teşvik etmek.

Bu çerçevede, son on yılda özellikle Sahra üstü bölgesi, Güney Afrika ve Sahraaltı bölgesindeki Angola ile bazı ülkelerle bağlantılar güçlendirildi. Arjantin devletinin Angola’ya ziyaretleri, Afrika ile ilişkiler konusunun önemli bir kilometre taşıdır. Bu bağlamda Arjantin’in geliştirmiş olduğu strateji ve Malvinas (Falkland) meselesinde, her iki Afrika hükümetinin (Angola ve Mozambik) de Arjantin’in iddialarını desteklemesi temel tartışma konusu olmuş ve Birleşik Krallık tarafından rahatsız edici bulunmuş, uluslararası medyaca eleştirilmişti. Eski Dışişleri Bakanı Timerman da “Birleşik Krallık gibi bölge dışı bir ülke, Afrika ve Güney Amerika’nın barışa dönüştüğü suları militarize ediyor” şeklinde karşı bir açıklama yapmıştı. Birleşik Krallıkla yaşanan bu gerginlik, Arjantin-Nijerya ilişkilerin de gelişmemesine neden olmuştur. Nijerya, Afrika’nın en kalabalık ve zengin ülkesi olmasına karşın, Arjantin’in en az temasta bulunduğu ülkeler arasında gelmektedir.

Arjantin’in bir tarım ülkesi olması hasebiyle, ihraç ettiği en önemli unsurun tarım üretimi teknikleri ve teknolojisi olduğu görülüyor. Mozambik’te bir heyet bulundurarak, direkt ekim, biyo-teknoloji, sulama ve ekinlerin geliştirilmesi gibi alanlara odaklanıyor. Buna ek olarak, hem Maputo hem de Luanda da uyuşturucu üretimi için teknik işbirliği olanakları da araştırılmaktadır. Angola’da yapılan tüm devlet başkanları ziyaretinde, yüzlerce Arjantinli girişimci katılarak, Afrika ülkelerine yapılan ihracatı artırmak, sanayileşmiş ürünlerin arzını genişletmek ve bu ülkeye katkıda bulunmak anlamına geliyor. Böylelikle küçük ve orta ölçekli Arjantin şirketlerinin küreselleşmesi hedeflenmektedir. Görüldüğü gibi Angola’nın Sahraaltı bölgede ilk ziyaret edilen ülke olması tesadüf değildi, çünkü ekonominin çeşitlendirilmesi için öncelikle bu ülke ile kültürel bir ilişki hedeflenmişti. Arjantin, 2002’de Angola iç savaşı bittikten sonra bu ülkeye olumlu manada el uzatmak için tekstil, tarım ve ev aletleri, altyapı gibi birçok konuda ülkenin kalkınması için destek verdi. Ayrıca karşılıklı olarak vizeleri kaldırdı. Arjantin, ülkeyi yeniden inşa etme sürecine verdiği katkıdan ötürü, yabancı yatırımcı olarak Çin ve Brezilyalıların ön plana çıktığı Angola’da yatırıma öncelik veriyor.

Brezilya ve İspanyolca Etkisi

Arjantin, Afrika ile bağlantı kurma da geçer bir yol olarak bazı açılardan Brezilya’yı taklit etti. Tıpkı Brezilya gibi Batı Avrupa kıta kuzenleri sayılan, farklı bir dil olan ama aynı İber dil ailesinden gelen Portekizce ile Afrika’ya adım attılar. Portekizce, Arjantin açısından Portekiz Dili Ülkeleri Topluluğu üyesi olan Angola, Mozambik, Gine Bissau, São Tomé ve Príncipe gibi ülkelerle bağlantı kurmalarında önemli bir enstrüman oldu. Brezilyalılar, Afrika’nın kendi ülkelerinin bir parçası olduğunu ve her ikisinin de çok kültürlü ve multiracial zorluklarla karşılaştığını gördü. Itamaraty (Brezilya Dışişleri Bakanlığı), Afrika’nın Frankofon ülkeleriyle de olan ilişkilerini derinleştirmeye çalıştı. Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva 2010 yılından önce 23 Afrika ülkesini ziyaret etti. Brezilya-Afrika ilişkilerinde siyasi ve ekonomik açıdan muazzam bir artış sağlandı.

Bu bağlamda, Arjantin’de tıpkı Brezilya gibi ‘dil’ enstrümanını kullanarak Afrika’da yol almanın peşindedir. Zira Brezilya’nın kıtada, otuzdan fazla büyükelçilik bulundurmasına karşın, Arjantin’in kısa bir sürede onlarca elçilik açmasına rağmen önemli bir artış sağlamıştır. Arjantin, Fransızca konuşan Afrika ülkeleriyle etkileşim kurmak için Uluslararası La Francophonie Örgütü’ne ve yıllık toplantılarına katılmaya çalışmaktadır.

 Sonuç Yerine

Arjantin dış politikasında 2003’ten 2015’e kadar olan dönem boyunca birçok hatalı uygulama ve politika olmasına rağmen, uluslararası alanda meteorik yükselişle başlayan olumlu bir dengeden bahsedebiliriz. Üstelik 2008 yılında gerçekleşen küresel ekonomik krizin ardından fiyatların düşmesi ve ana ticaret ortakları olan ülkelerin ağır bir darbe almalarına rağmen, Afrika’ya yönelik eşi görülmemiş ekonomik ve siyasi ilişkiler geliştirilmiştir.

Bu çerçevede, iki temel düşünce, ilişkileri motorlu hale getirdi; değişken yoğunluk, hükümetler ve uluslararası ekleme stratejileri: Malvinas Adaları’ndaki anlaşmazlığın çözüldüğü çok taraflı durumlarda Afrika desteğine güvenilmesi ihtiyacı – Afrika ülkeleri ve eski metropolleri arasındaki bağlantılardan dolayı ulaşılamayan bir hedef – ve sözde Üçüncü Dünya ülkeleri için uluslararası müzakerelerin daha fazla güce sahip olacağı bir Güney-Güney işbirliği fikri. Bununla birlikte bu ilişki her zaman, Arjantin ile farklı Arjantin hükümetlerinin iyi bağlantılarının hayali tarafından kuşatılmıştı ve daha sonra tartışacağımız stratejik ve ticari düzende değişkenler arasında demirlemişti. Ticari boyutta genişleyen pazarların imkânları Afrika devletlerine yaklaşımdan yoksun, fakat daha düşük bir ağırlığa sahipti.

Bu nedenle Avrupalıların “Kara Afrika” dediği bizim ise “Yükselen/Şahlanan Afrika” olarak tanımladığımız kıta ülkeleriyle olan ilişkileri üzerine Arjantin’de yapılan az sayıda akademik çalışma vardır ve Afrika’nın güney bölgesi hakkında neredeyse hiç araştırma yapılmamıştır. Bu bağlamda Arjantin Dışişleri Bakanlığı ile Arjantin Ticaret ve Sanayi Müsteşarlıklarında Afrika ile ilgili ilişkilerin geliştirilmesinde ancak üst düzey mevkilerdeki personelin inisiyatif alması, Arjantin ile kıta arasında en önemli dezavantaj olarak karşımızda durmaktadır. Sonuç olarak Arjantin, her türlü olumsuzluk ve geçmişten gelen bir ilgisizliğe rağmen bölgeye yönelik ikili ilişkilerini, pozitif yönde bir ivme kazandırarak kıta ülkeleriyle devam ettirecektir.

Share.

Yazar Hakkında

Hüsamettin Aslan, İstanbul doğumludur. Aslen Malatyalı olup ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. Lisans eğitimini Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi-Kamu Yönetimi alanında tamamladı. Yüksek lisans eğitimini İstanbul Ticaret Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında “Brezilya’nın Anatomisi ve Lula da Silva (İşçi Partisi) Hükümeti ile R. Tayyip Erdoğan (AK Parti) Hükümetlerinin Karşılaştırılması” başlığıyla başarıyla sundu. Bu çalışma 2015 yılında 4. Sosyal Bilimler Teşvik Ödülü kapsamında Tez Dalında Bilim Kurulu tarafından birinciliğe layık görüldü. Doktora eğitimini Yıldız Teknik Üniversitesi ve Yakın Doğu Üniversitesi’nde aldığı derslerle sürdürmektedir. Bir süre çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2011-2012 yıllarında İstanbul Gelişim Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde Müdür Yardımcısı olarak çalıştı. 2012 yılında Brezilya Sao Paulo Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Misafir Araştırmacı olarak bulundu. 2016-2017 yıllarında Yunus Emre Enstitüsü Brezilya Müdürü olarak Sao Paulo’da çalıştı. TRT TÜRK’te yayınlanan “Batı Trakya Türk Devleti 55 gün” belgeselinin araştırmacısı, Prof. Dr. Haluk Alkan’ın derlediği ve Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde (SDE) yayımlanan 'Latin Amerika Siyaseti Anlama Kılavuzu Brezilya, Arjantin, Meksika, Şili’ Kitabının ‘Şili’ bölümü yazarı, son olarak 15 Temmuz Yeniden Diriliş adlı eserin yazarıdır. Halihâzırda akademik çalışmalarının yanında, ulusal-uluslararası gazete, TV ve radyo programlarında Türk Dış Politikası ve Türkiye Siyaseti ile ilgili konularda analizler yapmaktadır. Günlük bir gazete olan Milat Gazetesi’nde köşe yazarlığı, birçok kamu ve özel kurum ve kişiye danışmanlık yapmaktadır. Çalışma alanları Latin Amerika, Ortadoğu ve Balkanlar, özelinde de Brezilya ve Türk Dış Politikası’dır.

Yorum Yap