Malavi’de Tarım Politikaları ve Türkiye Faktörü

0

Malavi’de Tarım Sektörünün Durumu

1964 yılında İngilizlerden bağımsızlığını kazanmış olan Malavi, günümüzde dünyanın en fakir ülkeleri arasındadır ve nüfusunun yaklaşık % 71’i açlık sınırının altında yaşamaktadır.[1] Malavililer çoğunlukla kırsalda ikamet etmekte ve tarımla geçimini sağlamaya çabalamaktadır. Ekonomisi büyük ölçüde tarıma, tarımı da büyük ölçüde yağış dengesine bağlıdır. Ülke kasım-mayıs ayları arasında yağışlı, geri kalan aylarda kuraktır. Yağışlı dönemlerde sel, kurak dönemlerde de susuzluk ve kıtlık gibi afetler yaşanabilmektedir.  Ülke nüfusunun yaklaşık % 80’i tarım sektöründe çalıştığı için bu tarz afetler yıkıcı etkiler meydana getirebilmektedir. Tarihi boyunca büyük kıtlıklar yaşamış olan Malavi’de bu sorun bazen iyi bir kriz yönetimiyle, minimum zararla atlatılabilmiştir. Ancak özellikle de 2000’li yılların başlarında IMF, Dünya Bankası ve bilumum bağışçıların yanlış yönlendirmeleri ve ülke yönetiminin tutumu açlık ve kıtlığın beraberinde getirdiği insani krizleri daha da derinleştirmiştir. 2002 yılı Ocak ve Nisan ayları arasında 500 ila 1000 arası insan açlığa bağlı nedenlerden hayatını kaybetmiş, 2005 yılında 13 milyonluk nüfusun 5 milyonu acil yardıma ihtiyaç duymuştur.[2]

Tütün, çay, şeker, mısır ve patates gibi tarımsal ürünler ülkenin başlıca geçim kaynağını oluşturmaktadır. Özellikle tütün ve çay ülkenin dış ticaretinde öncelikli konumdadır. Ancak sömürgecilik döneminin arazi mülkiyeti sorunu hala devam etmekte ve bu tarz stratejik üretimler, büyük ölçüde yerli olmayan unsurlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Yerli halk ise daha çok mısır ve patates üretimine yoğunlaşmış bulunmaktadır. Mısır ve patates genellikle köylerde, köylülerin kendi geçimlerini sağlayabilecekleri ölçüde üretilmektedir.

BAŞLICA SORUNLAR VE ENGELLER

1. Coğrafi ve Demografik Engeller

Malavi küçük ve denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Denize kıyısının olmaması dış ticarette bir dezavantaj olarak karşısına çıkmaktadır. Ancak ülke için bundan daha ciddi sorunlar vardır. Bunlardan biri Malavi’nin küçük yüzölçümlü, yoğun nüfuslu bir ülke olmasıdır. Bağımsızlığın ardından nüfusun sürekli olarak artış göstermesi tarım arazilerinin küçülmesine yol açmıştır. Ayrıca toplumun, özellikle de köylülerin geçimlerini sağlayabilmeleri için sürekli olarak toprağı işlemeleri gerekmektedir. Toprağın nadasa bırakılması, toplumun aç kalması anlamına gelmektedir. Bu yüzden verim azalmakta, toprağı canlandırmak için kullanılan suni gübreler toprağın kalitesini her geçen gün daha da düşürmektedir. Bunun yanı sıra fakir bir ülke olmasından mütevellit tarım büyük ölçüde ilkel yöntemlerle sürdürülmekte, teknoloji ve altyapı eksikliği sektörde kendini hissettirmektedir. Verimin yüksek olduğu dönemlerde yapılan depolamalar yetersiz ve sorunludur. Lojistik sorunlardan dolayı küçük çiftçiler pazarlara ulaşmakta zorluk çekmektedir. Kıtanın üçüncü, dünyanın onuncu büyük gölü olan ve ülkenin beşte birini kaplayan Malavi Gölü’nden de tarımsal sulamada yine teknoloji ve altyapı yetersizliğinden kaynaklı olarak yeterince istifade edilememektedir.

2. İklim ve Çevre Koşullarından Kaynaklı Engeller

Bir diğer sorun da küresel ısınma ve iklim değişikliğidir. Söz konusu sorun tüm dünyada olduğu gibi Malavi’deki tarım sektörü için de ciddiye alınması gereken sorunların başında gelmektedir. Ülkenin yağış sezonu, bu soruna bağlı olarak değişim göstermeye başlamış ve buna bağlı doğal afetlerin görülme sıklığı artmıştır. 1970-2006 yılları arasında burada hava ile ilgili kırkı aşkın[3] felaket yaşanmıştır. Su kaynakları kuruma, ormanları tahrip olma, biyolojik çeşitliliği yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İnsanların da buna bağlı olarak açlık/susuzluk çekmeleri, hasta olmaları kaçınılmazdır. Sıcaklık son elli yılda birkaç derece birden yükselme göstermiştir. Uluslararası iklim ve çevre toplantılarında, Afrika’nın güneyinin büyük risk altında olduğu sürekli olarak vurgulanmaktadır. Teknoloji, sermaye, bilgi eksikliği burada da devreye girmekte ve iklim değişikliğinin yol açtığı ağır neticeler telafi edilememektedir.

3. Sağlık Sorunlarının Yol Açtığı Engeller

Ülkenin bir diğer ciddi sorunu, yaygın olan sağlık sorunlarının büyük insani krizlere yol açmasıdır. AIDS/HIV hastalığı, yaşam standartlarının düşüklüğünün yanı sıra toplum içindeki bazı gelenekler nedeniyle daha yaygın hale gelmekte ve gelişmiş bir sağlık sisteminin olmamasından dolayı tedavi edilememektedir. 2016 yılında yaklaşık 1 milyon kişide HIV virüsü tespit edilmiş, bunlardan 24.000’i bu sebepten hayatını kaybetmiştir.[4] Yetişkinlerin % 9.2’si[5] HIV virüsü taşımaktadır. Bu hastalık Malavi’nin en ciddi sağlık sorunudur. Bunun dışında bebek ve anne ölümleri, sıtma, yetersiz beslenmeden kaynaklı hastalıklar, kolera vs. de yoğun olarak görülmektedir. Hastalar ancak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) gibi organizasyonların ilaç yardımlarıyla kısmen tedavi olabilmektedir. Nüfusun, önüne geçilemeyen sağlık sorunlarıyla meşgul olması üretim sürecini olumsuz etkilemekte, yatırımcıların ve turistlerin Malavi’den uzak durmasına yol açmaktadır.

4. Siyasi İradenin Hatalı Kararları ve Uluslararası Kıskaç

Tüm bu sorunlara yönelik siyasi kanadın tutumu tarımsal üretim ve kıtlık üzerinde belirleyicidir. Hükümet politikaları nüfusun yoğunlaşmış olduğu kırsallardan ziyade şehirlere yoğunlaşmaktadır.[6] Bunun yanı sıra IMF, Dünya Bankası, BM gibi organizasyonlar ve ABD, İngiltere gibi ülkeler tarafından yapılan kalkınma yardımları, politik ve iktisadi baskı olarak geri dönmektedir. Bu bağışçılar Malavi’deki tarımsal sorunlardan dolayı yönetimi suçlayarak, tarım sektöründe liberalleşmeyi tavsiye etmektedirler. Bu minvalde 2002 yılında hazırlanan reform programı, aynı yıl meydana gelen kıtlığın önceki yıllara göre daha şiddetli geçmesine yol açmıştır. Zira liberalleşme hamleleri, sübvansiyonların kesilmesi ve özelleştirmeler enflasyonun yükselmesine, karaborsacılığın artmasına neden olmuştur. Toplumun alım gücü düşmüş ve daha da kötüsü o yıl büyük bir kuraklık meydana gelmiştir. Söz konusu bağışçıların yanlış yönlendirmeleri, kıtlığın ve buna bağlı insani krizlerin derinleşmesine yol açmıştır. Bu durumun hayal kırıklığını yaşayan Malavi yönetiminin söz konusu organizasyon ve ülkelere güveni azalmıştır. Bu hususta ülkenin Devlet Başkanı Peter Mutharika; “Fakirliğimiz, son yirmi-otuz yılda yaptığımız seçimlerin bir sonucudur[7]” diyerek ülke adına hayal kırıklığını dile getirmiştir. Günümüzde Çin’in Afrika’ya yönelik ilgisi Malavi için bir umut kaynağı olmuştur ve Çin, Batılılara karşı bir alternatif olarak görülmektedir. Ne var ki, Çin’in bu ülkedeki ve kıta genelindeki tarım politikaları da birçok alanda Avrupalılar örneğinde olduğu gibi Malavi’ye ve Afrika’ya yeni bir soluk getirmekten çok uzaktır ve uzun vadede kaybettiren konumdadır.

Malavi’de kronik hale gelmiş olan açlık, kıtlık gibi sorunlar üzerine -daha önce de bahsedildiği üzere- birçok ülke ve kuruluş tarafından reçete mahiyetinde projeler hazırlanmıştır. Söz konusu ülkeler arasında ABD, özellikle Madonna gibi popüler simaların kurmuş oldukları derneklerle öne çıkmakta ve dikkat çekmektedir. Bu dernekler vasıtasıyla Malavi’ye parasal ve teknik destek sağlanmaktadır. Ancak bölge insanından edinilen bilgilere göre bu destekler kırsala, küçük çiftçilere ulaşmamakta, büyük ölçekli gıda şirketlerinin yatırımları için ön açıcı olarak kullanılmaktadır. Bu yönüyle ülkenin en büyük ihracat kalemini oluşturan tütün gibi ürünlerin yetiştirildikleri araziler ve endüstrileri, hala yerli işletmecilerin elinde değildir. Yani kalkınma yardımları, teknoloji transferleri, projeler ülkenin kaynaklarından daha fazla pay alma hedeflerinin parçalarıdır. Zira Malavi’de gün geçtikçe gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümekte, fakir sınıf daha muhtaç hale gelmektedir.[8]

Sonuç Yerine: Neler Yapılabilir?

Malavi’nin tarım sektörü üzerindeki kara bulutlar, iyi niyetli ve iradeli bir yaklaşımla pek tabi dağıtılabilir. Öncelikle yapılması gereken yerli halkın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesidir. Bu amaçla birçok Afrika ülkesinde tarım okulları projeleri hayata geçirilmiş ve fayda sağlanmıştır. Ülkemiz de Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) vasıtasıyla çeşitli ülkelerde tarımsal eğitim faaliyetlerine ve bu ülkelerin tarımsal kalkınma süreçlerine katkıda bulunmaktadır. Buna ek olarak iklim değişikliğine ve yağış dengesine uygun bir tarım programı geliştirilebilir, geliştirilmiş tohumlar ve gübrelerle topraklar tekrardan canlandırılabilir. Yerli üretim ve tüketimde öne çıkan mısır, ülkeyi kümes hayvancılığı için ideal kılacak; kümes hayvancılığının yaygınlaştırılması hem gübre endüstrisi hem de hayvancılık için avantaj sağlayacaktır. Türkiye’deki kümes hayvancılığı yapan çiftlik yatırımcılarının, bu alanda orta seviyeli riskler almaları kısa vadede kazanç parametrelerinde artışa sebebiyet verebilecek güçtedir. Bu süreçte teknoloji ve altyapı eksikliklerinin giderilmesi elzemdir. Özellikle depolama tesislerinin geliştirilip şeffaf hale getirilmesi ile kıtlık dönemlerinde oluşan insani krizlerin önüne geçilebilir. Yeni su kuyularının açılması yahut da Malavi Gölü’nden istifade etme imkanlarının üzerine gidilmesi, yağışın az olduğu dönemlerde oluşan tarımsal sulama sorununu da ortadan kaldırabilir.

Tüm bunlar esasında birçok projenin ortaya koyduğu hedefler arasında bulunmaktadır. Ancak başta da söylediğimiz üzere iyi niyet ve irade eksikliği bu projelerin başarılı olmasını engellemektedir. Bu kapsamda, gerek Malavili yöneticilerin gerekse uluslararası kurumların ve aktörlerin söz konusu projelere samimiyetle ve ülke insanının menfaatini önceleyerek yaklaşmaları elzemdir. Önümüzdeki yıllarda Malavi’ye büyükelçilik açmayı hedefleyen ülkemizin geçmiş tecrübelerinden hareketle bu hususta bir şeyler yapabileceğine inanıyoruz. Zira Malavi hala tarımsal potansiyeli yüksek olan, ancak bu potansiyelini harekete geçirme noktasında güçlü partnerlere ihtiyacı olan bir ülkedir.

[1] W. Gwede, “Malawi’s Poor Becoming More Destitute – UN Report” Nyasa Times (Leeds). (20 Eylül 2018), https://allafrica.com/stories/201809200076.html (Erişim Tarihi 20 Eylül 2018).

[2] Roshni Menon, “Famine in Malawi: Causes and Consequences”, Human Development Report 2007/2008: Fighting climate change: Human solidarity in a divided world, 2007.

[3]Action Aid International, “Climate change and smallholder farmers in Malawi: Understanding poor people’s experiences in climate change adaptation.” October, ActionAid, Johannesburg, Aktaran: Menon, “a.g.e.”, s. 2.

[4] “HIV and AIDS in Malawi”,.https://www.avert.org/professionals/hiv-around-world/sub-saharan-africa/malawi, 21 Temmuz 2015, [E. T.: 01.10.2018].

[5] “HIV and AIDS in MALAWI”, https://www.avert.org/professionals/hiv-around-world/sub-saharan-africa/malawi, 21 Temmuz 2015 [E. T.: 01.10.2018].

[6] Menon, a.g.e., s. 3.

[7] Nyasa Times, “Malawi: Mutharika Says Malawi Has Made a Choice to Walk From Poverty to Prosperity  “China’s History Great Lesson to Africa”, (1 Eylül 2018), https://allafrica.com/stories/201809010017.html [E.T.: 3 Eylül 2018].

[8] Ayrıntılı bilgi için bkz: Gwede, a.g.m.

Share.

Yazar Hakkında

Fatıma Demir, 1995 yılında Kütahya/Gediz’de doğdu. İlköğretimini yine burada, liseyi Tekirdağ/Çorlu’da tamamladı. 2016 yılında Dumlupınar Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. 2017-2018 eğitim yılında başlamış olduğu İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında başladığı tezli yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. İlgi alanları Afrika’da insan hakları, uluslararası güvenlik, barış ve çatışma çözümlemeleri ile sömürgeciliktir.

Yorum Yap