Kenya’nın Kronik Sorunu: Seçim Sonrası Gelişmeler

0

Kenya’da demokratik seçimlerin yapılmaya başlandığı ilk günden beri değişmeyen süreç, sonuçlara itiraz edilmesi ve olayların başlaması şeklinde işliyor. 8 Ağustos 2017 seçimleri de ülke için beklenen huzuru getirmedi. Seçimi Kenya’nın kurucu lideri Jomo Kenyatta’nın oğlu, mevcut devlet başkanı Uhuru Kenyatta % 54’lük oy oranı ile kazanmıştı. 2013 seçimlerinde de kendisine rakip olan Raila Odinga ise % 44 oranında oy aldı. Ancak seçimlerin hemen ardından muhalefet destekçileri sokaklara indi. Odinga taraftarları seçimlerde manipülasyon yapıldığını iddia ederek kitlesel gösterilere başlamışlardı. Ülke çapında artan protestolar gittikçe şiddet eylemlerine dönüştü. Sonrasında Yüksek Mahkeme seçimlere bilgisayar korsanları vasıtasıyla müdahalede bulunulmuş olunabileceği gerekçeli kararıyla 90 gün içerisinde yeni bir seçim yapılmasını kararlaştırmıştı.

26 Ekim’de Kenya Devlet Başkanlığı seçimleri tekrarlandı. Kazanan bu kez % 98’lik oy oranı ile yine Uhuru Kenyatta oldu. Bu sonucun ortaya çıkmasında muhalefetin, seçim komisyonlarında istediği değişikliklerin yapılmaması sebebiyle seçime girmemesi yatıyor. Odinga, 26 Ekim seçimlerini düzmece olarak tanımladı. İlerleyen süreçte toplumsal boykot planının masada olduğunu ve tüm meşru protesto biçimlerinin kullanılacağını belirtti. Odinga daha önceki başkan Kibaki ile de yarışmış ve özellikle 2007’deki yenilgisinden sonra taraftarları Kibaki’yi oy çalma ile suçlamış ve ülkede büyük çapta olaylar meydana gelmişti. 1000’den fazla insanın hayatını kaybettiği olayların ardından yapılan 2013 seçimleri de benzer olaylara neden olmuştu.

Bu Seçim Neden Önemli?

Uhuru seçimlerden önce sık sık Somali’deki Kenya birliklerinin geri çekilmesi gerektiğini vurguluyordu. Bugün 4000’e yakın Kenya askeri Somali’deki Afrika Birliği Misyonu gereği Kenya’nın Somali’ye olan Batı ve Güney Batı sınırında bulunuyor. Somali’deki terör gücü zayıflamasına rağmen kendine yer bulmaya devam ediyor. Bu kapsamda sadece Kenya değil, Uganda ve Burundi kuvvetleri de bölgede önemli rol oynuyor.

Somali Misyonu 2020 yılında ülkeden tam olarak çekilmeyi düşünüyor. İşte ayrım tam da burada yaşandı. Odinga kuvvetlerin geri çekilmesi vaadinde bulunurken, Kenyatta bunun aksine uluslararası toplumun isteklerine daha fazla yanıt verilmesi adına bölgeye sevk edilecek güçlerin arttırılmasını istedi. Odinga eğer kazansaydı daha farklı bir tablo da yaşanabilirdi. Çünkü muhalefet lideri, Somali’den tam bağımsızlık ilan eden Somaliland’ın tanınması için açıklamalar yaptı. Yani eğer seçimleri kazansaydı, Kenya Somaliland’ı tanıyan ilk Afrika ülkesi olabilir ve bu da yeni bir bölgesel krizin fitilini ateşleyebilirdi. Bu Afrika Birliği için de zor ve istenmeyen bir durum olacaktı.

Diğer yandan ekonomik anlamda Doğu Afrika Birliği ülkelerinden Tanzanya ile Kenya arasında sıcak ilişkiler olduğunu biliyoruz. Bunun sebebi de Kenyatta ve Tanzanya lideri Magufuli’nin birçok konuda ortak hareket etmesi. Ancak Tanzanya’nın en son ticari hamlesi sonucu 20 Kenyalı şirketin faaliyetleri durdurulmuştu. Hatta bunların arasında Kenyatta’nın şirketi Brookside Diary de vardı. Durum böyle olunca aslında iki ülke ilişkilerinin pamuk ipliğine bağlı bir ticari soğuk savaş olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Odinga’nın da Magufuli’nin de ilişkileri gayet iyi.

Etnik Ayrım

Kenyatta ülkenin % 90’ının huzur ve esenlik içinde olduğunu belirtirken, oy kullanmayıp boykot kararı alanların da bu kararına saygı duymak gerektiğini belirtiyor. Özellikle Odinga’nın güçlü olduğu yerlerden Kisumu’da olaylar devam ediyor. Güvenlik gerekçesiyle bu bölgede seçim bölgeleri açılmadı ve silahlı güçler olaylara sert şekilde müdahale ediyor. Seçim merkezlerinin açılamadığı diğer yerler Homa Bay, Siaya, ve Migori. Bu bölgeler Odinga’nın güçlü olduğu bölgeler elbette.

Afrika’nın bazı ülkelerinde yer bulan etnik ayrışma, Kenya’da da klientalist şebeke bağlamında kendisini hissettiriyor. Dickens Olewe durumu şöyle özetliyor:

“Ülkemizde geçerli olan anlayış, benim kabilemden biri güce sahip olursa benim de bu güçten faydalanacağımdır. Sistem bunun üzerine kurulu.”

Kenyatta daha çok ülkenin kuzey kesiminde güçlü, çünkü Kikuyu kabilesi bu alanlarda toplanmış durumda. Odinga ise batıdaki Luolardan geliyor. Ülkedeki bu etnik ayrım demokrasi anlayışından çok kabile seçimi anlayışına sebep oluyor.

Muhalefet Sisteme Ne Kattı?

Jubilee’nin statükonun korunmasına yönelik çabalarına karşı Odinga’nın yaptıklarını küçümsememek gerekiyor. Daha önce kaybettiği seçimlerden birinden zaferle ayrılsaydı Kenya bugünkü kadar güçlü olabilir miydi bilinmez ancak muhalefetin Kenya demokrasisi için etkili şekilde çalıştığı yadsınamaz bir gerçek durumunda. Özellikle Jubilee’nin tek parti altında otoriter bir yönetim kokan iktidarına duyulan güveni belli çevrelerde sarstığı görülüyor. Jubilee Genel Başkan Yardımcısı David Murathe baskılara dayanamamış ve Kenya rejimi için “iyiliksever diktatörlük” tanımını kullanmak zorunda kalmıştı. Tüm bunlarla beraber, ülkenin Kenyatta iktidarındaki ekonomik kalkınma ve büyümesi yönetimin konumunu sağlam tutmasını sağlıyor. Buna karşılık Odinga “Halkın Meclisi” girişimiyle Kenyatta’nın meşruiyetini sorgulanır hale getirme çabalarına devam ediyor.

Odinga’nın kaybettiği seçim sonrası başvurabileceği 2 yol var: Bunlardan ilki daha önce yaptığı gibi Yüksek Mahkeme’ye giderek yeni seçim talep etmek, diğeri ise ülke çapında sivil itaatsizlik eylemleri düzenlemek. İlk yolu daha önce uygulamıştı fakat seçim komitesi değişmediği için boykot kararı almak zorunda kaldı. İkinci yol, Afrika şartları değerlendirildiğinde pek de güvenli gözükmüyor. Ülkede başlayacak sivil itaatsizliğin şiddete dönmemesi için hiçbir sebep yok. NASA (National Super Alliance Political Coalition) içinden seslendirilen kazanılan bölgelerin Kenya’dan bağımsızlık ilan etmesi önerisi ise şu aşamada mümkün ve mantıklı gözükmüyor. Zaten bu hamle ülkenin iç güvenliğini ve periferi ülkelerin stabil durumunu tehdit etme riskini barındırıyor.

Ağustos ayından beri 50 kişinin öldüğü olaylı seçimlerin sonucunun kolay sindirilmesi beklenmiyor. Doğu Afrika’nın en güçlü ekonomiye sahip ülkesinin gücünü elinde bulundurmak her aday için önemliydi. Ancak seçime katılan 2 adaydan birinin ülkenin kurucusunun oğlu, diğerinin ise ülkenin en önemli iş adamı olması yerleşmiş bürokrasiyle, iplerin bir kısmını elinde bulunduran ekonomik güç arasında çatışmaya sebep oluyor. Hele ki Uganda, Tanzanya, Somali gibi ülkelerin de bu seçimde belli şartlar sebebiyle karşı karşıya gelmeleri olayların yakın zamanda durulmayacağını gösteriyor. Yine de bir dış müdahale Kenya için çok olası değil. Ama ülkelerin siyasi ve askeri erklerinin tedbiri elden bırakmaması da elzem.

Kaynakça

Ronald J. Gilson and Curtis J. Milhaupt, The American Journal of Comparative Law, Vol. 59, No. 1 (Winter 2011), s. 227-288

http://www.nation.co.ke/news/Kenya-repeat-presidential-election-voting-starts/1056-4156316-l0759iz/index.html

https://www.news24.com/Africa/News/three-questions-about-a-polarised-kenya-20171025

https://www.apnews.com/b967a67c69b24707889f18dadd949734

http://www.bbc.com/news/live/world-africa-41513756

https://www.voanews.com/a/kenya-presidential-election/4086895.html

Share.

Yazar Hakkında

Yorum Yap