Kaddafi’nin 2014 Hayali

0

Ölümünün üzerinden neredeyse bir buçuk yıl geçti ama Muammer Kaddafi’nin adı Nicolas Sarkozy ile arasında geçen bazı münasebetlerinin üzerinin biraz açıldığı bugünlerde gündemde kalmaya devam ediyor. 42 yıllık iktidarının neredeyse tamamına yakını dünyayı idare eden veya ettiklerini iddia eden güçlü güçsüz adeta herkesle bir anlamda dalga geçer tarzda sürdürdüğü kendine has siyasetiyle geçti. Ülkesine uygulanan ambargolardan fırsat buldukça yollar, Sahra sularını kuzeye taşıma, petrol yataklarını azami oranda işletme ve elde ettiği gelirlerle yaptığı harcamalar zaten onu unutturacak gibi değil. Bir gün Afrika diktirdiği binaları görenler bunları kim yaptırdı diye soracaklar ve verilen cevaplar onun daima hatırlanmasına vesile olacak. Yıldızının bir türlü barışmadığı Arap dünyasını arkasını döndü. Daha ziyade Sahraaltı Afrika ile her alanda içiçe olmayı, geri kalmış kıtanın neredeyse tüm ülkelerine okul, hastane, kültür ve sosyal faaliyet mekânları, konferans salonları, büyük camiiler ve köprüler inşa ettirdi. Medya alanında yatırımlara, özellikle hali vakti yerinde olanların eğlendiği, dahası tüm uluslararası toplantıların düzenlendiği ve büyük kuruluşlarının mensuplarının lüks içinde konakladıkları devasa oteller onun eserleri olarak kayıtlara girdi.

Kuruluş amacı henüz kıtada bağımsızlığını elde edememiş toplumlara her türlü desteği verip onları da sömürgeciliğin boyunduruğundan kurtarmak olan ve 25 Mayıs 1963 günü Etiyopya, Fas ve benzeri birkaç ülkenin girişimiyle faaliyete geçen Afrika Birliği Teşkilatının hantal yapısını değişmek zorundaydı. Çağa ayak uydurması için 2000 yılında Togo’nun başkenti Lome’de yapılan zirvede Gana eski devletbaşkanı Kwame Nkrumah’ın ve Senegalli bilim adımı Şeyh Anta DIOP’un rüyalarının gerçekleşme zamanı geldiğine dair kararlar alındı. Bunları gerçekleştirmek için Muammer Kaddafi 2002 yılında çok uğraştı. Sirte’de yaptığı bir ilk zirvede Avrupa Birliği’ni örnek aldıkları yeni yapılanmaya sadece Afrika Birliği adını vererek herkese kabul ettirdi. Asıl amacaı Afrika Birliği Devletleri adı altında ikinci ABD kurmayı hayal ediyordu. Oldukça sınırlı olan asli amacını büyük oranda tamamlamış olan Afrika Birliği Teşkilatı artık kalkınma, güvenlik, insan hakları, kadın hakları, kültürel faaliyetler, kıtlara arası işbirliği imkânları gibi pek çok konuya el atacak büyük bir yapı olarak doğdu. Kıta üzerinde emelleri olanlar bu girişiminden dolayı üzerinden ambargoyu yeni kaldırdıkları Libya liderini yakın takibe aldılar. O ise petrolden, madenlerden aldığı paraların çoğunu Afrika’nın her tarafına yatırım olarak akıtıyordu. Aslında gittikçe artan kıtanın yükünü azaltmak için dertlerine çözüm üretecek bir güç, daha doğrusu bir hamal lazımdı ve Libya bunu gönüllü olarak gerçekleştirmeye talip olmuştu. Afrika başkentlerinin çehresi artık değişmeliydi. Ortaçağ görüntüleri yerine dünya ile özdeşleşen manzaralar pekâla Afrika’da olabilirdi. Bu yüzden her ne kadar kıtadaki etkinleri azalacak güçlü ülkeler bu gelişmeden rahatsız olsalar da Kaddafi’yi pek hırpalamaya niyetleri yoktu. O da eskisi gibi Avrupalılar’a, özellikle dış siyasetinde Afrika kökenli vatandaşlarına başkanlık dahil büyük fırsatlar veren ABD’yle de fazla gerginliğe girmek istemiyordu. İşte ne olduysa böylesine ortak hedeflerin birleştiği noktada Muammer Kaddafi’nin ipi çekildi. 20 yıl önce Bingazi hapishanelerinde öldürttüğü mahkumlar o dönemde “İslamcı” diye sahiplenilmezken bir anda onların haklarını savunanlar desteklendi. Kısa zamanda diktatör bir rejimle yönetilen ülke kan gölüne döndü.

 2000’li yıllarda Afrika ülkelerini verdiği desteklerle medeniyet yolunda harekete geçiren Muammer Kaddafi 2010’lu yıllarda uluslararası arenada Afrika’yı daha da öne çekme planlarını iyiden iyiye devreye sokmuştu. Kıta üzerine çullanan ve beş asır önce başına dolanan boyunduruğu atacak hamleleri 2014 yılında gerçekleştirecekti. Bununla ilgili önemli girişimleri gizlice yürüttüğü iddia ediliyordu. Kıta dışındaki güçlerin ellerinin altından her geçen gün kaçtığından tamamen emin oldukları Afrika konusunda ciddi emeller besleyen Kaddafi’nin 42 yılda kurduğu tüm ağlar bir bir yok edilmeliydi. Fransa, ABD ve İngiltere’nin dünyayı ikna etmeleri bir iki hafta alıyor, ama kendilerinin istemedikleri bazı konularda Suriye konusunda olduğu gibi ikna olmaları yıllar alıyordu. Tüm müttefiklerini de yanlarına alarak Afrika’nın en uzun ömürlü devlet adamını hunharca ölüme sevk edecek zemin çok rahat hazırlandı. Ne kendisinin, ne de ailesinin, ona tek adam olma gücü veren etrafındakilerin kurtulma şansları yoktu. Afrika’yı bir daha bu şekilde hizmetle donatacak başka bir devlet adamı gelir mi, daha doğrusu Libya’nın yeni idarecileri dahil cesaret eden çıkar mı, niyetleri var gibi, ama güçleri yeter mi bilinmez. Onun kıtaya bu ilgisi sadece niyetle alakalı değil aynı zamanda maddi imkânlarının olması ile alakalıdır.

Muammer Kaddafi’nin en büyük projeleri yaptığı binalar değildi, kurumlardı. Tüm kıta için bir para birimi düşünüyordu. Afrika Para Fonu (UMA) olurdu. Afrika Merkez Bankası bunun temel dayanağı olacaktı. Telekomünikasyon sistemleri, her türlü ulaşım yolları, kısacası yapmak istediği Afrika Birleşik Devletleri idi. 2014 yılı Afrika Merkez Bankası, para birimi ve kıtanın yıllarca söz verilip yapılmayan ve hakim olmadan yönetme siyasetlerine son verece yeni bir miladın başlangıcı olarak düşünülmüştü.

Afrika’yı bir baştan diğerine bağlayacak iki önemli konudan birisi kıtaya hizmet verecek satelit, diğeri ise Afrikiyye Hava Yolları’nın geniş uçuş ağı olacaktı. Devletbaşkanı arkadaşlarını iletişim konusunda bağımsızlık sağlayacak bir Afrika sateline sahip olmaya ikna için çok uğraştı. Hatta bunun finansmanı için üç yüz milyon Amerikan doları harcadı. Bu uğurda hesapsız davranıyordu. RASCOM-QAF1 isimli ilk iletişim sateliti tüm Afrika ve çevresindeki adalara 20 Aralık 2007 günü yönelik yörüngeye oturtuldu. Afrika ülkelerinin elli yıllık bağımsızlık dönemlerinde bu yeni konumlarına uygun attıkları ilk adım olmuştu. İletişimde de tam bağımsız olacaklardı.

Havayolları Afrikalıları en çok engelleyen temel ulaşım imkanı iken Afrikiyye Havayolları ile kıtanın bütün başkentleri ve bölgelerine uçulabilecekti. 615 avroya Senegal’in başkenti Dakar’dan Trablusgarp’a, oradan da Paris’e gidip gelinmekteydi. Trablusgarp şehri tarihin erken dönemlerinde olduğu gibi Afrika, Arap dünyası ve Avrupa arasında iletişim ağının merkezi oldu.

UMA adıyla bilinecek olan Afrika Para Birliği için 30 milyar dolar bütçe ayırdı ve bunun merkezi Kamerun’un başkenti Yaounde’de olacaktı. Yine BCA diye isimlendirecek olan Afrika Merkez Bankası ise genel müdürlüğünü Nijerya’nın başkenti Abuja’da olacaktı. Bu banka ilk parayı 2014 yılında basmaya başlayacaktı. Oysa batılılar CFA, FCFA denen Fransız Merkez Bankasına bağlı para birimleri ve Afrika’nın farklı ülkelerindeki tedavüldeki diğer paraların piyasadan kaybolması anlamına geleceği için hiç hoşlarına gitmiyordu. Bu dışarıya bağlı paralar Afrika ekonomilerinin bir türlü kendilerine gelmelerini engelliyordu, öyle olduğu için de önlerindeki en büyük engel olamaya devam edecek.

Sahraaltı Afrika’da çok canlı bir kıta isteyen Muammer Kaddafi tüm bölge ülkelerine milyarlarca dolarlık yatırımları sırf ziraati, petrolü, turizmi, her türlü üretim sektörünü kurup yaşatılmasını istiyordu. Sadece Mali’de otelcilik sektörüne 50 milyon dolar harcamıştı. Onun ana davası Afrika olmuş ve tüm yatırımlarının önemli bir kısmı bugün Libya’da yıkılsa Afrika ülkelerinde tüm ihtişamıyla ayakta hizmet vermeye devam ediyor. Afrikalılar Kaddafi’ye o kadar güvenmişlerdi ki ona bir şey yapamazlar zannediyorlardı. Milyarlarca dolar vererek Senegal, Mali, Nijer ve Çad gibi ülklere hizmet verecek Sahra-Sahel Bankalarını kurdu. Mali, Gine gibi birçok ülke televizyon ekranlarına 1970’lerden itibaren bakabilmişse bu onlara Kaddafi’nin bir hediyesi idi. Hatta bazı ülkelerin orduları bile onun sağladığı imkanlarla teçhiz ediliyordu. Afrika’nın bazı ülkelerinde Libya’nın yatırımları o ülkelerin kendi yatırımlarından fazlaydı.

Kaddafi zamanını Libyalılar bir gün hatırlar mı bilinmez ama çok değil 2011 öncesi manzara epeyce iç açıcı idi: Libya borçlu devletler listesinin son sırasındaydı. Borcu PIB’in sadece %3,3 kadardı. Oysa Fransa’da PIB’in %84,5’i, ABD’de %88,9’u ve Japonya’da %225,8’i seviyesinde çıldırmış vaziyettedir. Evlerde kullanılan su ve elektrik bedava idi. Bir litre benzin 0,08 avro idi. Libya bankaları faizsiz borçlar vermekteydiler. Vatandaşlar vergi ödemiyorlardı. Her aile elindeki yardım kartını gösterince ayda 300 avro aile yardımı alıyordu. Yurtdışında okumak isteyen her öğrenciye devlet 1.627,11 avro aylık burs veriyordu.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap