İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Mali ile İmtihanı

0

22 Mart 2012 günü yapılan askeri darbe ile birlikte Afrika’nın model ülkesi Mali Cumhuriyeti tarihinin en ciddi krizini yaşıyor. Darbeci genç subaylar devlet başkanı Amadou Toumani Toure’yi ülkenin kuzeyindeki birkaç küçük şehrin kontrolünü bağımsızlık yanlısı Tuareglere kaptırmasını bahane ederek devirmişlerdi. Ama kendileri idareyi ele geçirdikten sadece iki ay sonra ülkenin üçte ikisinin kontrolü ellerinden gitti. Bu anlık gelişme onların iktidarı terk etmeleri için herhangi bir zemin hazırlayamadı. Çünkü ülkede ciddi bir muhalefet ve de hesap soracak dengeler bir türlü oluşamadı. Darbeciler istemeseler bile uluslararası baskılar sonucu Meclis Başkanı Dioncounda Traore’nin devlet başkanlığını onaylamak zorunda kaldılar. Fakat kısa süre sonra memnuniyetsizliklerini devletbaşkanlığı sarayına girip kendisini dövecek kadar ileri gidip tavırlarını gösterdiler. Başbakanlığa getirdikleri Cheikh Modibo Diarra ise 11-12 Aralık 2012 gecesi itibarıyla darbeci askerler tarafından Fransa’ya hazırlandığı bir dönemde zorla görevinden alındı ve halen en korunaklı Kati askeri kışlasında tutulmaktadır. Hükümet yıkılarak tüm bakanların görevlerine son verildi. Darbenin sözcüsü Bakary Mariko yeni hamlenin bir darbe olmadığını, başbakanının üzerindeki sorumluluğu gereği gibi yerine getirmediği için son gelişmenin sadece bir görev değişikliğinden ibaret olduğu açıklamasını yaptı. Özellikle Fransa’nın Mali’ye askeri müdahale yapılmasındaki gayretleri için destek veren Cheikh Modibo Diarra’nın bu tavrına darbeciler karşı çıkıyor ve ülkeye askeri müdahale yerine kendilerine gerekli askeri mühimmat verilmesini ve Kuzey’deki bölünmeyi doğrudan kendileri halletmek istiyorlar.

İstikrara muhtaç Mali Cumhuriyeti’ndeki bu gelişme uluslararası camiada büyük yankı uyandırdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Batı Afrika Ekonomik Topluluğu, Fransa ve ABD derhal son gelişmeleri kınadı. Mali’deki istikrarı bozacak ve anayasal düzeni tehlikeye sokacak duruma sebep olanlara karşı gerekli tedbirler alınacağını ve eski darbecilere karşı alınan yaptırımların artırılacağını bildirdi. Aslında Birleşmiş Milletlerin Mali’deki kargaşaya son verme girişimlerinin devam ettiği bir dönemde bu gelişmelerin olması ortamı fazlasıyla gerdi. BM genel Sekreteri Ban Ki-moon da askerlerin iç siyasete bu kadar fazla müdahalesinin artık son bulması gerektiğini belirtti. Yine ülkede yaşanan askeri müdahaleye muhalif ve Afrika ülkelerinin askeri müdahalesini sabırsızca bekleyen 40 kadar muhalif siyasi partinin iştirakiyle oluşan Cumhuriyet ve Demokrasinin Müdafası İçin Birleşik Cephe (FDR) de son gelişmeleri sert dille eleştirmektedir.

2012 yılı Mart ayında eski devletbaşkanı Amadou Toumani Toure’yi deviren Amadou Haya Sanogo bu defa kendi eliyle iktidara taşıdığı Cheikh Modibo Diarra’yı 20 kadar askerle tutuklattı. Başbakan da mecburen bakanlarıyla birlikte geçici hükümetteki görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Aslında bu gelişme Avrupa Birliği’nin 2013 yılı başında ülkenin kuzeyinde Tuareglerin eline geçen bölgeyi kurtarmak için Mali ordusunu yetiştirecek 400 askeri gönderme kararını aldığı günün hemen ardından gerçekleşmiş oldu. Acaba bu yeni hamle bu kararın önünü açmak için bir girişim midir, yoksa Mali’deki krizi daha da derinleştirecek bir gelişmemidir,  bunu önümüzdeki haftalarda göreceğiz. Hatta Birleşmiş Milletler Mali’de uluslararası gücü konuşlandırmak için adeta son bir iki haftaya girmişti. Mali, bugün itibarıyla Afganistan, Irak ve Somali olma yolunda neredeyse son viraja girmiş oldu. Fransa istisnasız Sahra’da din adına korku yayan kim varsa yok edilmesini isterken ABD daha ziyade Tuareglerle görüşülmesini, ama Batı Afrika Cihat grubunu takip edip yok edilmesini istimekteydi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici devletbaşkanı Dioncounda Traore’ye vakit kaybetmeden yeni bir milli uzlaşı hükümeti kurmasını istedi. Ayrıca anayasal düzenin kurulması, ülkenin bütünlüğünün sağlanması ve güvenilir ve şeffaf seçimlerin yapılmasını da ısrarla belirtti.

Devletbaşkanı Dioncounda Traore aynı gün içinde 2012 yılı Mayıs ayından itibaren Mali’de istikrarın sağlanması için taraflar arasında aracılık yapan 62 yaşındaki hukuk profesörü Django Sissoko’yu yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi. Takvim gereği gibi işlerse bir hafta içinde yeni hükümet kurulacak. Yeni başbakan 1991 yılında 22 yıllık askeri darbesinin ardından devrilen Musa Traore’nin damadı olan halefi Cheikh Modibo Diarra gibi o dönemde devletbaşkanının genel sekreteri idi. Aslında darbecilerin her iki başbakanının da Musa Traore’nin döneminde ona yakın isimler olması tesadüf denilemeyecek boyuttadır. Gerçi özel kalem müdürlüğü görevinin Amadou Toumani Toure döneminde de 2008-2011 yılları arasında da yürüttü, hatta mevcut devletbaşkanının da genel sekreterliğini yürütmekteydi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon Mali Cumhuriyetine Fransa ve onun güdümündeki Batı Afrika Ekonomik Topluluğunun destekleyeceği çok uluslu herhangi bir askeri müdahaleyi doğru bulmamaktadır. 800 km2. yi bulan Kuzey Mali’yi birkaç bin yabancı askerle kontrol etmek demek Mali’yi doğrudan iç savaşa sürüklemek anlamına geliyor. Bu da yine genel sekreterin kanaatine göre yeni bir Afganistan olmak demektir. Zira yaklaşık 100 yıl önce bölgeye yerleşen Fransa Tuareglerin tarihi topraklarını parçalayıp Mali, Cezayir, Moritanya, Burkina Faso, Nijer ve Libya arasında paylaştırdı. Tuaregler tam bir asırdır gergin bir ortamda yaşıyorlar. Mali’ye yapılacak askeri bir operasyon sadece Tuaregleri hareketlendirmeyecek ne kadar ulsuslararası aşırılık yanlısı varsa onların bölgeye daha rahat intikaline sebep olacak. Tüm bu girişimlerden bölgede zaten ölüm kalım mücadelesi veren yerli halk iyice felakete sürüklenecek. Dış müdahale ile Mali Cumhuriyeti kuzey bölgesine yeniden kavuşsa bile uzun vadede bu toprakalrı elinde tutacak yeterli ordusu hiç olmayacak. Yabancı askerler de büyük bir tehlikenin ortasına atılmış olacak ve onları koruyabilecek bir imkan da bulunmamaktadır.

İlk defa Mali merkezi hükümeti ile kuzeydeki Tuareg temsilcilerinin bir araya gelip ortak uzlaşı aradıkları haftanın peşinden gelen bu hızlı değişim işleri iyice içinden çıkılmaz hale getirdi. Mali’yi içine düştüğü bu çıkmazdan birinci derecede çıkarma ihtimali olan taraf İslam İşbirliği Teşkilatı ve bölge ülkelerinden Mali, Nijer, Cezayir ve Moritanya arasında yürütülecek karşılıklı acil görüşmelerdir. Türkiye’nin bu konuda Somali için yaptığı İstanbul konferanslarının benzeri düzenlenirse müspet netice alınma imkanı var. Mali’de aslında her iki taraf ta savaş istemiyor, sadece güvenli ve netice alınabilecek bir ortamda barışmak istiyorlar. Çünkü dış müdahale, hatta belki de sebep olacağı iç savaş ülkenin hem güneyi, hem de kuzeyi için uzun yıllar devam edecek sıkıntılara sebep olacaktır.

 

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap