Hep Batılılar mı Ders Verecek?

0

Çad Devletbaşkanına Kulak Verme Zamanı

Çad Devletbaşkanı İdris Deby İtno, sömürgecilik dönemi ve sonrasında Afrika’nın en fazla acı çekmiş ülkelerinden birisini idare ediyor. 1900 yılında işgalle tanışan ülkesi 1960 yılına kadar pek çok badireler atlattı, öyle zamanlar oldu ki 1917 yılında ülkenin tüm âlimlerinin sömürge askerlerince palalarla Abeşe şehrince hunharca katledilmeleri bunların en ciddilerindendi ve bu sene işlenen bu vahşetin 100. yıldönümü. Fransa sanki Afrikalılaryolunu dört gözle bekliyormuş gibi işgal ettiği her yere bir sömürge idaresi kurdu. Çad’a bunu bile çok gördü. Sadece Çad Askeri Bölgesi (Territoire Militaire du Tchad) diyerek adeta 1000 yıllık bilinen tarihinin derinliğinde yok olmaya mahkûm edildi. Akla şöyle bir şey gelebilir: Çad acaba stratejik olarak nasıl bir önem arz ediyor ki askeri bölge ilan edilmişti? Bunu Çadlılar, onlar kadar olmazsa bile yine kuzeydeki binlerce yıldır komşuluk bağları olan Libyalılar, tabii ki her ikisini de yakından tanıma fırsatı bulan Osmanlılar, dahası bölgeyi 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren karış karış gezen Avrupalı seyyahlar fark etmişlerdi. Keşke etmeselerdi, tüm kâbus da o zaman başladı.

Ne var ki devir az da olsa değişti. Sömürgelerinde çok az sayıdaki insana tanıdıkları eğitim hakkı, Büyük Sahra Çölü’nün en zor şartlarına dayanıklı İdris Deby gibi birkaç gence de verildi. Bir tarafta kaybettikleri tüm değerleri, diğer tarafta Paris’te aldığı pilotluk eğitimi onu ne kadar değiştirebildi. Hangi kimliğe sahip çıkacaktı, elbette ki değerlerini inkâr edemezdi. Fransa’ya rağmen Çad semalarında kuş uçabilir miydi? O da mümkün görünmüyordu. Ülkesini Fransa’ya kaptırmamak için tam yüz yıl önce bir bölük askerle bölgeye gelen bir avuç Osmanlı ya geri dönmüş, ya da bu uğurda can vererek çölün bir parçası olmuş, kumlara karışıp yok olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti tam 90 yıl Çad’ı unutmuştu. 57 yıllık bağımsızlık döneminde Osmanlı’nınaz da olsa mirasının izleri bulunan, hatta tarihi Abeşe şehri, Türk Bahçesi (Cenina Türk)ile tanınsa da 2013 yılı bir dönüm noktası oldu. Çad’da Türkiye’nin sefaret açması, THY seferlerini başlatması, STK’ların yardım seferberliği, TİKA Ofisi kurulması, burslu öğrencilerin üniversitelerimizde ve liselerimizde okuması, ticaret adamlarımızın nice zorluklara göğüs gererek kurdukları karşılıklı alış veriş ağları, tüm bunlar son dört yıla sığdı. Ama yeter miydi? Tabii ki hayır. Trablusgarp vilayetine bağlı Fizan Sancağının Tibesti, Borku, Ennedi ve Ayn Galaka isimli dört kaza merkezini yaya gidip Fransız işgaliniengellemek amacıyla kuran Osmanlı Devleti’nin vefakâr askerleri ve sivil memurları yanında şimdi uçağa binince beş saatte Encemine’ye inen ile oradan da beş saatte İstanbul’a dönebilen istese de bu zahmetli fakat bir o kadar da asil duruşu anlayamaz. Başkent Encemine’yi yılda birkaç defa Fransız Başbakanı ziyaret ederken, başta dışişleri bakanları olmak üzere diğer bakanları da defalarca ziyaret ederken, yılda en az bir kez devletbaşkanı burada ağırlanırken 57 yılda sadece bir kere Türkiye Cumhuriyeti bakanı tarafından 1999’da ziyaret edilen Çad’ınülkemizin gündemine girdiğini söylemek için henüz erken. HalbukiÇad Cumhuriyeti, en zor şartlarına rağmen 2014’te Ankara’ya büyükelçilik açarak Türkiye’ye verdiği önemi göstermiştir.

Afrika hakkında tüm kıtanın güncelini kuşatma iddiasındaki haberleriyle ve de Paris’te yayına devam edenJeuneAfrique (Genç Afrika) dergisine 2017 Ocak ayında İdris Deby bir mülakatvermiş ve Batılılara eleştirilerine de hassaten vurgu yapılmıştı. Burada diyor ki:“Batılılar sadece ders vereceklerine biraz da Afrikalıların görüşlerini alsınlar”. Başından beri Libya tarihinin en zor günlerine sürüklendiği günlerden itibarenBatılı ülkeleri, “satış sonrası servis sunmayan şirketlere” benzeten Debybu düşüncesinden de vazgeçmiş değil. Neredeyse her uluslararası toplantılarda bunu dile getiriyor. Halen de Libya’daki karışıklığı, Çad Gölü havzasındaki stratejik oyunları, petrol üzerinden kendi gelecekleri ile nasıl oynandığını ve Fransa’nın 17 Afrika ülkesine dayattığı ve kendi sınırları içinde bile kullanmadığı halde artık tarih olan para birimi Frank üzerinden nasıl bir sömürü düzeni kurduğunu açık bir şekilde dile getiriyor.Afrika’nın gelişmesinin önündeki en büyük engel olarak bunu görüyor. Sadece Afrika değil Batılıların dahi tüm dikkatlerini üzerine çekmeyi başaran Deby’nin ilkokuldan itibaren 26 yıl okuyarak askeri pilot olma imkânı bulması ve devletbaşkanlığına geçeli de 27 yılı geride bıraktığını düşündüğümüzde Afrika’nın bu değerinin altını çizdiği konulara ve Afrika’da oynanan bölgesel oyunlara dikkat kesilmek ve gücümüz nispetinde bu tuzakları bertaraf etmek gerekmez mi?

Bu devlet adamı, hala vücudunda izlerini taşımasına sebep olan ve 11 yıl süren Muammer Kaddafi savaşının ardından kendisinin genelkurmay başkanlığını da yaptığı Çad eski devletbaşkanı olan Hissene Habre’ye karşı savaşmıştı. Son yıllarda elinden bastonunu bırakamayan İdris Deby sadece Orta Afrika bölgesindeki 10 devletin değil artık tüm kıtanın kendisinden en fazla bahsedilen önderi oldu. 2008 yılında devletbaşkanlığının avlusuna girecek kadar Encemine’yi kuşatan muhalifleri bertaraf ettikten sonra bir anda ülkesini içine sürüklendiği zor şartlardan kurtarmaya başladı. 2013 yılının ilk aylarında bile başkentte 48 yıllık iç savaşın izleri varken bunları iki yılda tamamen sildi. Petrol fiyatlarının aniden üçte iki değer kaybını, Boko Haram’ın Çad Gölü havzasını, hatta Encemine’yi bile ara ara kan gölüne çevirmesi, Darfûr’da 15 yıldır devam eden iç savaşın tüm yükünü, Orta Afrika Cumhuriyeti’nden ülkesine sığınan mültecileri, Libya’da yıkılan devlet düzeninde ölümle burun buruna gelen on binlerce Çadlının ülkelerine geri dönüşünü, Kamerun-Nijerya ortak sınırlarından kaçan insanların da kendi sınırlarına geçmesiniinsanlık adına göğüsledi. Çad bir anda coğrafi anlamdaki merkezi ülke olma özelliğini birçok alanda da bölgede hissettirir oldu. Dahası Mali Cumhuriyeti teröre kurban edilirken adeta atası Kânim-Bornu Sultanı İdris Elevma gibi bu ülkenin imdadına koştu. Eğer Çad ordusu olmamış olsaydı bugün Mali’nin Libya’dan, Yemen’den, Irak’tan, Suriye’den farkı olmazdı. Ne var ki barışın tesisi için kahramanlık gösteren Çadlılar olurken, kahramanlık taslayanlar da Fransızlar ve diğer barış gücü askerleri oldular.

Fransa ile ABD Çad Gölü havzasında teröre karşı adeta deney yaparken, Çad ise tüm ekonomik imkânsızlıklarına rağmen neyi var yok onu tüketmek pahasına mücadele ediyor. Cephede çatışan Çad askerleri, ölenler, yaralananlar Çadlılar, sınırlarını mültecilere açıp karınlarını doyuranlar yine bunlar. Ama başkentin merkezine kurdukları askeri karargâhları, insansız hava araçları, en modern uçakları ile Çad semalarında eğitim uçuşları yaparken Boko Haram’ın saldırılarına uğrayıp yüzlerce insanını kaybeden de yine Çadlılar. Tüm bu fedakârlıkların maddi anlamda faturası da sadece Çad’a, daha doğrusu Çadlıların sırtına biniyor. Son 17 yılın en büyük ekonomik buhranını yaşıyorlar. Grevler, maaşları ödenmeyen öğretmenler, sağlık memurları dahası neredeyse devleti kilitleyen bir yığın insanın sebep olduğu sıkıntıdan çıkması beklenen bir önder İdris Deby.

Tüm bunlar yaşanırken, Afrika Birliği Komisyonu Başkanlığı için Çad’ın son 50 yılda yetiştirdiği en gözde devlet adamlarından Musa Faki Mahamat ipi göğüsledi ve 54 Afrika ülkesinden 39’unun oyunu alarak kıtanın 2021 yılına kadar kaderinde rol alacak en etkin isim oldu. Bu İdris Deby’nin, ona inanan Afrikalı liderlerin kararı ile oldu. Onun için Afrika Birliği’nin ilk önemli mimarı Muammer Kaddafi idi. Bugün yaşanan kıta genelindeki sıkıntıların müsebbibi dün olduğu gibi Afrika’yı yönetenler değildir. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde büyük bir haksızlığa uğratılan nice masum insanın acı çekmesi pahasına, Çad Cumhuriyetibu ülkeyle ortak sınırını kapatmak zorunda kaldı. Aynı şeyi şimdi Libya’daki DAEŞ’in ülkesine sızmaması için Libya sınırı için yaptı. Sudan ile karma askeri birliklerle Darfûr sınırını kontrol altına aldı. Böylece Çad, Batılıların yüreklerini ağızlarına getiren mültecileri misafir ediyor, terörle mücadelede sınır tanımıyor, gerektikçe Avrupa’ya kafa tutuyor, tüm bu davranışları da kıta genelinde takdir topluyor. İdris Deby, kendisine yapılan eleştirileri takip ediyor, gerekirse cevap veriyor, onun için ülkesinin temellerine dinamit koyan Çadlı yok, ülkenin kalkınmasını omuzlayacak her Çadlı için ise her imkânı seferber kılıyor. 48 yıllık savaşı barışla nihayete erdirdi, şimdilerde vatandaşlarının kanını emen ekonomik kriz terörü için de gayret gösteriyor.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap