Fransa’nın Yumuşak Gücü : L’Agence Française de Développement

0

Soft power veya yumuşak güç kavramı,  son dönemde sıcak çatışmaların ve gerginliklerin daha yoğun olarak sahne aldığı uluslararası arenadaki popülaritesini korumakta ve hatta arttırmaktadır. Devletlerin dış politikada çıkarları çerçevesinde zaman zaman kasıtlı olarak zaman zaman da mecbur kalarak başvurduğu hard power veya sert güç / kaba kuvvet, şekillendirici rolünü oynasa da, bu yola başvuran tarafların politikalarının ve girişimlerinin kökleşmesi ve / veya dirençle karşılaşmaması kalıcılık ve istikrar açısından önem arz etmektedir. Bu noktada da yumuşak güç kavramı devreye girer. Diğer bir ifadeyle yumuşak güç, klasiğinden farklı bir nüfuz etme politikası ve kavramı olarak uluslararası ilişkiler literatüründe yerini almaktadır. Esas itibariyle Soğuk Savaş’ın bitimini izleyen yıllarda ortaya atılan yumuşak güç, kavramın mimarı Joseph Nye tarafından en basit tabirle, istenilen şeyi cebren/zorla değil cazibe/çekicilik ile elde etme kabiliyeti olarak tanımlandırılmaktadır (Nye, 2004: 256).

Salt şiddetin şekillendirici nüfuz etkisi, şiddeti gören tarafta meşruiyet sorgulamalarını ve direnişi tetikleyebilir. Fakat yumuşak güç politikası güden bir aktörün, bugünü ve yarını meşruiyet açısından daha az sorgulanabilir olması muhtemeldir. Soğuk Savaş sonrası Amerikan etkisinin ve gücünün zayıfladığını tartışan Nye, hem sert hem de yumuşak güç unsurlarını aynı anda etkin bir şekilde kullanabilen devletlerin akıllıca bir güç stratejisi geliştirebileceğini ve böylelikle nüfuz alanlarını koruyabileceğini öne sürmüştür Nye ayrıca yumuşak gücün göz ardı edilemeyecek bir realite olduğunu, bunu inkâr eden realistlerin, çekiciliğin-cazibenin gücünü anlamadıklarını savunmuş ve bir devletin yumuşak gücünü oluşturan üç ana unsur olduğunu ifade etmiştir. Bunlar özellikle yabancıları cezbedici kültür, ülke içinde ve dışında yaşatılan siyasi değerler ile meşru ve ahlaki çerçevedeki dış politika olarak sıralamıştır (Nye, 2008: 94-96). Yumuşak güç ülkenin akademik, bilim ve kültür alanında cazip bir konuma sahip olması; müzik, sinema, tv programları gibi popüler kültür araçlarının yabancı ülkelerdeki büyük kitlelerce de takip edilmesiyle de alakalıdır (Şener, 2014).

Fransa’nın TİKA’sı: L’Agence Française de Développement (AFD)

Fransa’nın yumuşak gücünü oluşturan birçok kurumun arasında “L’Agence Française De Développement (Fransız Kalkınma Ajansı)” dünya geneline yayılmış olan 85 ofisi ile toplam 108 ülkede yaklaşık 2500 kalkınma projesinde aktif rol oynuyor. Kısa ismi ile AFD, gelişen ülkelerde ve Fransa’ya bağlı olan deniz aşırı bölgelerdeki özellikle günlük hayatı kolaylaştırma hedefindeki projeleri finansal ve teknik anlamda destekliyor. Kurum, faaliyetlerinin % 50’sini Afrika sahasında gerçekleştirmekte ve sadece 2016 yılında bu kıta için sarf ettiği para miktarı 3.9 milyar avro. Bu girişimlerle bölgedeki varlığı yüzyıllar öncesine dayanan Fransa, kendisine dair olumsuz algıları yıkarak toplumlar ve devletler nezdindeki pozisyonunu daha cazip bir konuma çekme uğraşında. Esasında sömürgeci karanlık geçmişini unutturma derdinde. Bugün kıtada bulunan 54 ülkenin 44’ünde projeler yürütülüyor. AFD bünyesinde Afrika için çalışan sayısı 500’den fazla ve bunlardan 460’ı sahada aktif olarak görev yapıyor.

AFD’nin verdiği bu iki destek kolu yanında, genel olarak yoksulluk ve açlıkla mücadele,  beslenme, insani yardım, sağlık hizmetleri, eğitim, kadın-erkek eşitliği, su, enerji üretimi ve kullanımı, istihdam, alt yapı, dayanıklı ve düzenli şehirleşme, sürdürülebilir tüketim ve üretim modelleri oluşturma, deniz ürünlerinin kullanımı ve geliştirilmesi, erozyonla mücadele, ormanların korunması ve bio çeşitlilik kaybının önlenmesi gibi destek sağladığı birçok konu bulunmaktadır. Kurum 2050 yılında, 2.5 milyara (bu rakam Afrika’nın bazı bölgelerinde nüfus sayımı yapılamadığı için çok daha fazla olması kuvvetle muhtemeldir) ulaşması tahmin edilen kıta nüfusunun, hem bir takım zorlukları hem de bir takım fırsatları beraberinde getireceğini ve yaptığı projelerle, çalışma çağındaki nüfusun büyümesine, verimliliğin artmasına ve kıtada ortak refahı arttırmaya yardımcı olabileceğini her fırsatta vurgulamaktadır.

Ancak, TİKA ile AFD mukayesesi yapıldığında aralarında amaç ve kapsam bakımından büyük farklar bulunmaktadır. Zira Türkiye’nin dünyada ve gönül coğrafyasında önemli bir aktör haline gelme çabasının bir uzantısı olarak 2000’li yıllardan itibaren dış politika anlayışında önemli değişimler yaşanmıştır.  Bu bağlamda TİKA kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında işbirliği mekanizması görevi yürütmekte; tüm bu aktörleri Afrika’daki ortak paydalarla buluşturmakta ve Türkiye’nin kalkınma yardımlarını kayıt altına almaktadır. İşte bu operasyonel faaliyetler, AFD ile karşılaştırıldığında TİKA’nın (Türkiye’nin) kazandıran, AFD’nin (Fransa’nın) ise kazanan faaliyetlere ön açtığı görülmektedir. Dolayısıyla aralarındaki uçuruma varan niyet farklılıkları yanında tarihten gelen devlet refleksleri de alenen ortaya çıkmaktadır.

Afrika Genelinde Yürütülen Projelerden Örnekler

Cezayir

Kanlı Fransız sömürge tarihinin en acı vakalarına sahne olan Cezayir’de, hafızalardaki kıyımlar yapılan yardımlarla unutturulmaya ve yeni neslin Fransa karşıtı değil yanlısı olarak yetişmesinin zemini oluşturulmaya çalışılıyor. AFD’nin başkentte yürüttüğü en önemli projelerden biri, merkezi banliyölere bağlayan tren ağının geliştirilmesine katkıda bulunmak. Yaklaşık 3 milyonluk nüfusun barındığı merkezde yaşanan trafik sorununu çözmek ve banliyölerde artan nüfusun ulaşım koşullarını iyileştirme adına projeye destek veriliyor. AFD ayrıca Cezayir’de verilen eğitim modellerinin kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalarını da sürdürüyor. Buradaki kalite esasen eğitimin Fransa yanlısı profiller üretmesine elverişli hale gelmesi ile mümkün oluyor. Son dönemde yine AFD tarafından, tarihi Roma kalıntıları ile de ünlü olan Tipasa’da kentleşme, kentsel ve endüstriyel atıklar nedeniyle kirlenme ve bio çeşitliliğin azalması gibi tehlikelerle yüzleşen kıyı bölgesinin korunması ve yönetilmesi amacıyla 1.2 milyon avroluk bir sübvansiyon, Cezayir Bölgesel Kalkınma ve Çevre Bakanlığı’na verildi. Oran (Vehran) şehrinde ise burada bulunan Su Kaynakları Yönetimi Okulu’na hizmet içi eğitim desteği sağlanmakta. Çölleşme süreci devam eden Cezayir iç bölgeleri, ormancılık yönetimi, ormanların ve bozkır alanlarının korunması hususlarında da AFD’den yardım görmekte. Tizi Ouzou’da ise Kabiliye bölgelerinde süren susuzluk sorununa çözüm olarak kurulmaya çalışılan, arıtma tesisi, pompa istasyonu ve 150 milyon metreküplük su transfer etme kapasitesine sahip 95 kilometrelik bir boru hattı inşası yine kurum tarafından desteklenen birçok projeden sadece birisi.  Bu bağlamda Cezayir genelinde irili ufaklı 10 projeye destek veriliyor. Buradan da anlaşılacağı üzere, Cezayir her ne kadar bağımsız bir ülke konumunda olsa da, stratejik noktalarını hala Fransa’nın iyi niyet kılıfı altındaki yönlendirme ve kontrollerinden kurtaramamış durumda.

Fas

Fas’ta destek verilen projelerin toplam sayısı 24. Bu projelerin en göz alıcı olanlarından birisi Tanca, Rabat ve Kazablanka’yı birbirine bağlayacak olan hızlı tren projesi. Ucda’da içme suyu şebekesinin iyileştirilmesi, uzun sahil şeridine sahip ülkede balıkçılığın geliştirilmesi AFD’nin yardım projeleri arasında yerini almakta. Altyapı kentsel çevreyi geliştiren ve şehre daha iyi erişim sağlayan Kazablanka’daki ilk tramvay hattına finansal olarak katkıda bulunan kurum, Fas’ın Agence Nationale des Ports’un (Ulusal Limanlar Ajansı) yatırım programını finanse ederek bölgesel limanların canlanmasını ve ülkenin turizmine katkı sağlayacak projeleri desteklemekte. Bu çerçevede ülkenin en kritik konularından olan altyapı ve ekonominin en önemli lokomotiflerinden turizmin AFD eliyle Fransa’nın etkisi altında tutulduğu gözlemlenebilmekte.

Mali

Mali, Fransız yardımı alan öncelikli ülkelerden biridir. 2017’de 55 proje çerçevesinde AFD, 357 milyon avroluk destekte bulunmuş durumda. 1958 yılından bu yana Mali’nin ortağı olan kurum, eğitim, özel ve kamu sektörünün güçlendirilmesi amacıyla krediler, hibeler ve teknik destekle öncelikli birçok alana müdahale etmekte. Bugün AFD’nin desteklediği içme suyu projesinden Bamako ve çerçevesindeki yaklaşık 1 milyon kişi yararlanıyor. Ülkenin enerji yatırımlarına da AFD’nin ilgi alanları arasında; Mali’nin ana yenilenebilir enerji kaynağı olan Senegal Nehri’nin bir kolunda Manantali hidroelektrik barajının yapımına finansman sağlanıyor. Kırsal alanlarda tarımın geliştirilmesi ve elektrik sorununu çözümü için solar enerji sistemlerinin kurulması konuları da destekleme projelerinin birer parçası. Bunca yardımın Fransa’ya dönütlerinden sadece biri ise, Mali’de istediği zaman operasyon yapabilen bir askeri üs.

Çad

Fransa’nın Afrika’da askeri üs bulundurduğu başka bir ülke ise Çad’dır. Bu ülkeye AFD eliyle 2000 yılından bu yana 56 proje çerçevesinde, yaklaşık 273 milyon avro angaje edilmiş durumdadır. Petrol sahalarının geliştirilmesi, içme suyuna ulaşım, sağlık ve ekilebilir alanların geliştirilmesi konularında destekte bulunan AFD genel olarak, Çad’da bulunduğu 60 yıllık süre zarfında çeşitli kamu görevlileri, özel kuruluşlar, yerel yönetimler, dernekler veya STK’lar tarafından yürütülen ekonomik ve sosyal kalkınma projelerinin ve kamu politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasına da finansal ve teknik destek sağlamaktadır. Bunlara karşılık da Çad, sömürge döneminin izlerini hafızasından silmeyen halkın karşı olmasına rağmen, Afrika’daki en büyük Fransız askeri üssüne ev sahipliği yapıyor. Petrol sahalarına olan ilgi de, Fransa’nın enerji tedariğindeki emellerini akla getirmektedir.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti

Eğitim sahasında derin sorunlar yaşayan Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, okul ortamlarının iyileştirilmesi, öğretim kalitesinin arttırılması ve eğitim sisteminin modernize edilmesi hususlarında AFD’nin katkısı oldukça büyük. 2018 yılına kadar 700 derslik kurmak, hizmet içi eğitimlerle öğretmenleri kuvvetlendirmek ve maaşların bütçelendirilmesi hususunda finansal destek sağlamak kurumun hedefleri arasında. Ayrıca yine üretim ve finans sektörü desteklenirken, bebek ölüm oranlarının yüksek olduğu ülkede, sağlık alanını iyileştirmeye yönelik Sağlık Bakanlığı’nın kapasitesini ve hastanelerin yönetim becerilerini güçlendirmek için yatırımlar yapılıyor, özellikle anneler ve çocuklar için ‘Kinşasa’da Anne-Çocuk’ projesi ile hastane erişimi kısıtlı olan kitlelere ulaşılmaya çalışıyor. 2002 ile 2016 yılları arasında ülkeye 147 milyon avro angaje edilmiş durumda. 400.000 kişi eskisine nazaran içme suyuna daha kolay ulaşabilir durumda. 250.000 öğretmene maaş sağlanıyor. Bu sayede ülke yine Fransız askeri harekatlarına sahne oluyor.

Peki, yukarıda zikredilen ülkelere yapılan bu yardımlar, bölge halkına mı yoksa Fransa’nın kendi bölgesel çıkarlarına mı hizmet etmektedir. Bu sorunun cevabı hiç de iç açıcı değil.

Sonuç

Yukarıda AFD’nin sadece Afrika kıtasında yaptığı yardım ve desteklerin bir kısmı ele alındı. Kurum sadece Afrika’da değil dünyanın birçok yerinde Fransa’nın yumuşak gücünü şekillendiren en aktif kurumlardan biri olarak karşımıza çıkmakta. Bununla birlikte Fransa’nın Afrika ülkeleri ile olan bağları ve yukarıda ifade edilen yardımların ölçekleri göz önünde bulundurulduğunda söz konusu yapının Afrika özel ilgisi gözden kaçmamaktadır. Bu tür girişimler Nye’nin tanımlamalarından da anlaşılacağı gibi, muhatap ülkelerin siyasi yapılarını da halklarını da birbirine karşı ısındırmakta ve yakınlaştırmakta olduğu iddia edilmektedir. Kökeni ve finansörleri şaibeli olan terör gruplarının, bölgedeki siyasi yapıları ve savunmasız halkı tehdit ettiği durumlarda, buradaki devletlerin kurtarıcı olarak Fransa’yı görmesi, Mali örneğinde olduğu gibi tedhiş hareketlerine karşı Fransa’yı askeri olarak da bölgeye davet etmesi, Fransa’nın yumuşak gücünün kendi operasyonel sahasında meşruiyet zemini oluşturduğunun göstergesidir. Görüldüğü gibi, yumuşak güç politikası icra eden ülkeler, cazibe ve güvenirlik zeminini rahatça elde edebilmektedir. Ancak bu tür faaliyetlerin, Afrika ülkelerinin makûs talihini değiştirmediği de aşikârdır. Fransa bugün gayri hukuki şekilde askeri olarak sahadadır ve bunu yumuşak güç politikasıyla örtmektedir.

            Kaynakça:

 

Share.

Yazar Hakkında

1989 yılında Erzurum'da doğdu. 2008’de girdiği Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’nden 2013 yılında Fransızca ve İngilizce Öğretmenlik (yan dal) bölümlerinden aynı anda mezun oldu. Halen özel bir okulda İngilizce öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Ekim 2014’de İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitime başlamıştır. Tez çalışmalarını Prof. Dr. Ahmet KAVAS danışmanlığında, 'İnsani Yardım Bağlamında Türkiye'nin Afrika'daki Sağlık Hizmetleri: Gönüllüler Hareketi Örneği (2005-2016)' konusu üzerine sürdürmektedir ve AFAM üyesidir.

Yorum Yap