Erdoğan’ın Yeni Sisteme Geçiş Sonrası Afrika’ya Yönelik İlk Ziyareti: Güney Afrika Cumhuriyeti

0

Türkiye-Güney Afrika ilişkilerini göz önünde bulundurduğumuzda, Türkiye’nin Osmanlılardan beri Güney Afrika ile oldukça önemli ilişkiler tesis ettiğini ve dostluk ilişkilerini arttırarak devam ettirdiğini söylememiz mümkündür.[1]

T.C. Cumhurbaşkanı Başkan Erdoğan 10. BRICS Zirvesi’ne katılmak üzere özel uçak ‘TC-TUR’ ile Güney Afrika’ya üçüncü ziyaretini gerçekleştirmiştir.  Malum olduğu üzere BRICS Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’dan oluşan, 2001’de Goldman Sachs’tan ekonomist John O’Neill’in hazırladığı raporda ilk olarak BRIC akronimi altında bir araya getirilen Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, 2006 yılında BM Genel Meclisi çatısı altında gerçekleştirmiş oldukları toplantının ardından enformel bir örgüt ya da grup olarak, 2009 yılında da Rusya’nın başkanlığını yaptığı ilk devlet adamları zirvesiyle kuruluş için ilk önemli adımını atmış bulunmaktadır.[2]

Bu yılki dönem başkanlığında ve bugünkü zirveye ev sahipliği yapan Güney Afrika’nın da 2011’de BRICS’e katılmasıyla birlikte Güney Afrika, Afrika kıtasından BRICS’e katılan ilk ve tek ülkesi konumundadır.

Güney Afrikayı’da içine alarak uluslararası sistemde jeopolitik ve ekonomi-politik ağırlığını daha da artıran BRICS’in daha sonraki yıllarda görünürlüğü artmış ve bir statü klübü olarak uluslararası hiyerarşideki pozisyonu hızlı bir şekilde güçlenmiştir. Kısacası 2009’daki ilk zirvenin ardından BRICS Küresel Güney olarak adlandırılan; yükselen ekonomiler ve gelişmekte olan devletleri temsil eden yükselen güçler bloğuyla özdeşleşmiş ve bu bloğun adeta temsilcisi haline gelmiştir.

Güney Afrika ev sahipliğinde düzenlenen zirvede BRICS ülkelerinin yanı sıra beş Afrika ülkesi “Güney Afrika, Ruanda, Uganda, Zambiya ve Senegal” de zirveye katılmıştır.

Türkiye ise BRICS üyesi olmamasına rağmen bu önemli zirveye davet edilmiştir. Bu davetin temel gerekçelerinden biri, Türkiye’nin İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olmasıdır.

BRICS ülkeleri günümüz itibariyle dünya nüfusunun % 40’ına sahip olmakla birlikte, yeraltı ve yerüstü kaynak rezervlerinin % 60’ına ve tahıl ürünlerinin yaklaşık % 40’ına sahiptirler. Dolayısıyla Erdoğan’ın Türkiye’yi temsilen katıldığı Güney Afrika’daki BRICS zirvesi hem Türkiye hem de diğer BRICS ülkeleri açısından oldukça önemlidir.

Erdoğan ve beraberindeki heyet, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’dan oluşmakta ve söz konusu heyete eşlik eden çok sayıda iş adamı bulunmaktadır. Türk heyetinin oldukça önemli isimlerden ve çok sayıda iş adamından oluşması Türkiye’nin söz konusu ziyarete ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

Ayrıca Türkiye’nin tek başına Afrika ile yapmış olduğu ihracat hacminde yaşanan artışı göz önünde bulundurduğumuzda da Türkiye’nin Afrika’ya verdiği önemi oldukça açık bir şekilde görebiliriz. Bu yıl Afrika’ya yapılan ihracat geçen yıla oranla yüzde 24.7 artış gösterdi.

BRICS Zirvesi’ne katılacak olan Başkan Erdoğan, BRICS’e üye ülkelerin yanı sıra BRICS zirvesine davetli olan ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerin liderleriyle de görüşmesi beklenmektedir. Söz konusu durum, Türkiye’nin hem Afrika’yla hem de zirveye katılacak olan diğer ülkelerle ikili ilişkilerin geliştirilebilmesi adına oldukça önemli bir fırsattır.

Başkan Erdoğan’ın Güney Afrika’daki BRICS zirvesine yönelik ziyareti 24 Haziran 2018 seçimleri sonrasındaki ilk Afrika ziyareti olmuştur. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı görevini yerine getirdiği 2014-2018 yılları arasında toplamda 20 Afrika ülkesini ziyaret etmiştir.

Ayrıca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS zirvesi için gittiği Güney Afrika’nın Proterya kentinde Türk elçilik hizmet binasının açılışını da gerçekleştirmiştir. 2002 yılına kadar Türkiye’nin Afrika’daki büyükelçilik sayısı 16 iken 2002’den sonra Türkiye, Afrika’daki faaliyetlerini hızlandırmış ve yeni elçilikler açarak bu sayıyı 41’e yükseltmeyi başarmıştır. Türkiye’nin hedefi Afrika’daki elçilik sayısını 50’ye ulaştırmaktır. Söz konusu durum Türkiye ve Afrika’nın ikili ilişkilerini geliştirmekle birlikte, Türkiye’nin Afrika’da önemli bir misyon taşıdığını da göstermektedir.

Böylece  AK Parti’nin iktidara gelmesinden önce, belirli bölge ve alanlarda görünür olan Türkiye, bugün dünyanın her kıtasında 241 misyonu ile dünyanın en yaygın altıncı diplomatik ağına sahip ülke durumuna gelerek; Başkan Erdoğan’ın tabiriyle “alan el değil hep veren el olup, herkesin vicdanının sesi olmuştur”.

Türkiye, dünyadaki en büyük temsilciliğini yine bir Afrika ülkesi olan Somali’nin başkenti Mogadişu’da inşa etmiştir. Türkiye’nin Afrika kamuoyu nezdindeki güven veren imajını düşündüğümüzde Türkiye’nin kıtaya ve Güney Afrika’ya bakışı eskiden beri “kazan-kazan” anlayışına dayanmaktadır. Bu söz konusu durumu, Biz Afrikalılar, Türkiye açısıdan “kazan” Afrika nezdinde “kazandır” olarak okumaktayız.

Türkiye’nin şimdiye kadar kıtada sergilediği etkin kamu diplomasisinin en kalıcı araçlarından olan eğitim, kültür ve insani diplomasi  olmuştur. Şu anda dünyada en az gelişmiş ülkelere yardım noktasında 8,2 milyar dolarla Türkiye birinci sırada yer almaktadır. TİKA başat güç olmakla beraber Yunus Emre Enstitüsü (YEE) de son bir yılda 161 Güney Afrikalı’ya Türkçe eğitimi vermenin yanı sıra kaligrafi ve ebru kursları, sergi ve konser gibi gerçekleştirdiği faaliyetler doğrultusunda Türk kültür ve sanatını Güney Afrikalılara tanıtmakadır.

Erdoğan’ın Güney Afrika ziyaretinde dile getirdiği en önemli konulardan biri de FETÖ’nün en önemli “in” noktalarının özellikle Afrika ülkelerinde yer almasıdır. Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı döneminde yaptığı tüm Afrika ziyaretlerinde FETÖ ile mücadeleyi sürekli gündeminde tutmuş ve hemen hemen bütün ziyaretlerinde dile getirmiştir.

Başkan Erdoğan muhataplarından FETÖ mensuplarını kendi topraklarında barındırmamalarını talep etmiştir. Özellikle 15 Temmuz sonrasında FETÖ mensubu birçok terör örgütü üyesi Afrika ülkelerine kaçmış; Erdoğan’da gerek bu teröristlerin teslim alınması, gerekse de FETÖ’nün Afrika’daki terör yuvalarının tarumar edilmesi için yoğun bir çaba sergilemektedir. Bu bağlamda Güney Afrika son derece kritik bir ülkedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, elçilik hizmet binasının açılış konuşmasında FETÖ’nün yurtdışında en faal olduğu ülkelerden birinin Güney Afrika olduğunun altına çizmiş ve Güney Afrika Cumhurbaşkanı ile görüşmesinde konuyu gündeme getireceğini açıklamıştır.

15 Temmuz’da Türkiye’nin başına bela olan Fetullahçı terör örgütü, yarın Güney Afrika’nın başına da bela olabilir uyarısında bulunan Başkan Erdoğan, “FETÖ’nün burayı bir üs haline getirmesine izin vermeyeceğiz” diyerek söz konusu terör örgütünün diğer ülkelerdeki faaliyetlerinin de önünün kesilmesi gerektiğinin bir kez daha altını çizmiştir.[3]

Dipnotlar

[1] Osmanlı Devleti-Güney Afrika ilişkileri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Halim Gençoğlu, Güney Afrika’da Osmanlı İzleri, Tezkire Yayıncılık, İstanbul, 2016; Halim Gençoğlu, Güney Afrika’da Zaman ve Mekân- Ümit Burnu’nun Umudu Osmanlılar, Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, İstanbul, 2018; Halim Gençoğlu, Ottoman Traces in Southern Africa-The Impact of Eminent Turkish Emissaries and Muslim Theologians, Libra Kitapçılık ve Yayıncılık, İstanbul, 2018.

[2] Emel Parlar Dal, 10. Güney Afrika BRICS Zirvesi, BRICS Plus ve Türkiye, https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/10-guney-afrika-brics-zirvesi-brics-plus-ve-turkiye/121436, 26 Temmuz 2018.

[3] https://www.haberturk.com/erdogan-dan-guney-afrika-da-feto-mesajlari-2076358

Share.

Yazar Hakkında

Mayada Kamal Eldeen, Sudanlı, Hartum’da bulunan Al-Zaim Al-Azhari Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Stratejik Araştırmalar bölümünden 2004’te lisans, 2006’da yüksek lisans, İstanbulda Yıldız Teknik Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler anabilim dalında doktorasını ise 2019’da tamamladı. 2019 yılı Aralık ayından itibaren Tokat Gazi Osmanpaşa Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünde Dr. Öğr. Üyesi olarak görev yapmaktadır. Doktora tezinde “AK Parti Dönemi Türkiye-Afrika İlişkileri: Sudan Örneği” konu alan Dr. Mayada Kamal Türkiye-Afrika İlişkileri, Orta Doğu konuları yanında İnsani Yardım, Çatışma Bölgeleri ve Dış Politika konularında araştırmalarına devam etmektedir. Arapça, Nubece ve İngilizce’nin yanı sıra Türkçe’yi ileri seviyede bilmektedir. Afrika Araştırmacıları Derneği (AFAM) üyesidir.

Yorum Yap