Doğu Afrika’nın Gözde Ülkesi Kenya’da Gergin Seçim Ortamı

0

Afrika kıtasının gelişmiş ekonomilerinden birine sahip olan Doğu Afrika ülkesi Kenya’da 8 Ağustos’ta gerçekleşen Devlet Başkanlığı seçimlerine kan bulaştı. Ağırlıklı olarak mevcut devlet başkanı Uhuru Kenyatta ile muhalefetin en güçlü adayı olarak ön plana çıkan Raila Odinga arasında gerçekleşen başkanlık mücadelesinin ardından Odinga tarafından ortaya atılan “seçim sisteminin bilgisayar korsanlarınca ele geçirildiği” ve “seçime hile karıştırıldığı” iddiaları ülkenin bazı bölgelerinde protestolara neden olurken, şimdiye kadar çıkan olaylarda üç gösterici yaşamını yitirdi. Protesto gösterilerinin ülke genelinde bir çatışmaya dönüşmesinden ve 2007 yılındaki devlet başkanlığı seçiminin ardından yaşanan ve etnik çatışmaya dönüşerek binin üzerinde kişinin hayatını kaybettiği, yüzbinlerce kişinin ise evinden olduğu çatışma ortamına geri dönülmesinden endişe ediliyor.

Gergin Geçmesi Beklenen Seçimler

Ülkede devlet başkanının, 470 milletvekilinin, 258 senatörün, 180 valinin ve birçok ilçe temsilcisinin belirleneceği 8 Ağustos seçimlerinin gergin bir atmosferde geçmesi beklenen bir durumdu. Bu beklenti Kenya’da ekonomik olarak oldukça masraflı bir seçim sürecine mal oldu. Afrika tarihinin en masraflı seçimi olarak ifade edilen söz konusu seçim için ülke bütçesinden 480 milyon dolar kaynak tahsis edildi. 2013 yılında gerçekleşen seçimler için ayrılan meblağ düşünüldüğünde, 2017 yılında gerçekleştirilen seçimler için neredeyse iki kat daha fazla ödenek ayrılmıştı. Belirtilen miktar Avrupa ve Afrika’daki birçok seçimde kullanılan bütçenin oldukça üzerinde bir rakama karşılık geliyordu. Kenya hükümetinin 8 Ağustos seçimlerine bu denli büyük bir kaynak ayırmasının en önemli sebepleri güvenlik endişesi ve hile şüphesiydi. Belirtildiği gibi 2007 yılında gerçekleşen seçimlerin ardından, ülkede ölüm ve göçlerle sonuçlanan atmosferintetiklediği güvenlik kaygıları ve hemen her seçim sonrası ortaya atılan hile iddiaları seçim için tahsis edilen bütçeyi astronomik bir biçimde yükseltti.

Hile İddiası

Kenya’da mevcut seçim yasasına göre devlet başkanı olmak isteyen kişinin toplam oyların %50’sinden en az 1 fazlasını ve ülkedeki 47 seçim bölgesinin en az 24’ünde oyların %25’inden fazlasını alması gerekmektedir. 47 milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 20 milyon kayıtlı seçmen bulunmaktadır. 8 Ağustos 2017’de gerçekleşen seçimlere devlet başkanı Kenyatta ve muhalefetin önde gelen temsilcisi Odinga ile birlikte toplam 8 aday katıldı. Resmi olmayan seçim sonuçlarına göre, diğer adayların pek bir varlık gösteremediği seçimde  Kenyatta kullanılan 13 milyon 839 bin oyun %54’ünü alırken rakibi Odinga’nın oyları %44’de kaldı. Gelen ilk seçim sonuçlarıyla beraber Odinga, önce sosyal medya üzerinden daha sonra ise düzenlediği bir basın toplantısıyla seçim sonuçlarını “sahte” ve “şaibeli’’ olarak nitelendirdi. Muhalefet lideri, Kenya Bağımsız Seçim ve Sınırlar Komisyonu(IEBC)’nun sisteminin illegal yollarla ele geçirildiğini savunurken, kendi verileri ile seçim komisyonunun açıkladığı verilerin örtüşmediğini iddia etti. Odinga, Seçim Komisyonu’ndan 34A adı verilen ve oyların sayım sonuçlarının işlendiği formların kopyalarının kendisine gönderilmesini talep ederken, komisyon yetkilileri söz konusu talebin en kısa sürede yerine getirileceğini beyan etti.

Odinga’nın iddialarının dayanak noktasını Kenya Bağımsız Seçim ve Sınırlar Komisyonu’nda görevli önemli personellerden biri olan ve seçimlerden kısa bir süre önce ortadan kaybolan ChrisMsanda’nın 31 Temmuz günü ölü olarak ele geçirilmesi teşkil ediyordu. Buna göre Odinga, Adli Tıp Kurumu raporunda cesedinde işkence izlerine rastlanan Msanda’nın kurumsal bilgileri ile sisteme girildiğini ve seçim sonuçlarının manipüle edildiğini öne sürdü. İddiaları reddeden Seçim Komisyonu yetkilileribir yandan itidal çağrısı yaparak resmi seçim sonuçlarının açıklanmasının beklenmesi gerektiğini ifade ederken, diğer yandan ise -Odinga’nın iddialarının aksine- seçimi kaybeden muhalefeti seçim sonuçlarını manipüle etmeye çalışmakla suçladı. Avrupa Birliği ve Afrika Birliği başta olmak üzere pek çok gözlemci grubun denetiminde gerçekleşen seçimlerin ardından, ilgili gruplar, taraflara seçim sonuçları ile ilgili karşılıklı iddia ve sorunlarını yasal yollar üzerinden çözmelerini tavsiye ettiler. Amerika Birleşik Devletleri dışişleri eski bakanı John Kerry de, gözlemci olarak katıldığı seçimde güvenliğin büyük oranda sağlandığını ifade ederek bir anlamda Seçim Kurulu’nun iddialarını destekler nitelikte bir rol üstlendi.

Uzlaşı ve Yasal Çözüm Çağrısı

Odinga yaşananları Twitter’dan“…ülke tarihinde eşi görülmemiş bir oy hırsızlığı, bu kez yakaladık!” cümlesiyle özetlerken, muhalefet liderinin seçim sonuçlarını kabul etmemesi üzerine ülkenin farklıbölgelerinde çeşitli protesto gösterileri meydana geldi. Başkent Nairobi’nin bazı yoksul bölgelerinde, Kisumu’da ve el-Kaide’nin bölgedeki uzantısı olarak kabul edilen eş-Şebab terör örgütünce geçmişte gerçekleştirilen bazı saldırılara maruz kalan Tana Nehri Bölgesi’nde göstericiler polisle şiddetli çatışmalara girdi. Sokağa çıkma yasağı ilan edilen bu bölgelerde yaşanan şiddetli çatışmalar neticesinde en az üç gösterici yaşamını yitirirken, ülkede seçim sonuçlarının ardından ortaya çıkan gerginlik henüz dindirilemedi.

Etnik ve dini aidiyetin ulusal aidiyetten önce gelmesi ve sömürge döneminde yapılan yanlışların zaman zaman Kenya’da ulusal bir aidiyet hissinin önüne geçmesi ise çatışmaların daha da büyüyerek korkutucu bir hal alması endişesine neden oluyor. Yaşananlar karşısında Kenyatta daha önce de Devlet Başkanlığı yarışında mağlup ettiği Odinga’yı“eski sömürgecilerin ajanı” olmakla itham ederken, seçime katılan diğer bazı muhalefet liderleri Odinga’ya seçim sonuçlarını kabul etmesi ve olası bir etnik gerginlik ihtimaline karşı Kenya’nın bütünlüğü için çalışması noktasında çağrı yapmaktadırlar.

Gerginliği Tetikleyen Dinamikler

Kenya’da hemen her seçimin ardından bir takım gerginliklerin ortaya çıkmasında çeşitli dinamikler etkin rol oynamaktadır. Bu dinamiklerden bir tanesi, ülkenin etnik ve dini yapısından kaynaklanmaktadır. Yukarıda da kısaca belirtildiği gibi, Kenya etnik ve dini olarak homojen bir yapıda değildir. Hemen her seçimde görüldüğü üzere, farklı etnik kimliğe sahip adaylar iktidara sahip olabilmek için mücadele vermekte ve bu mücadelenin neticesinde çeşitli sorunlar ortaya çıkmaktadır. Nüfusun yaklaşık % 65’inin Hristiyan (çoğunlukla Protestan ve Katolik), yüzde 35’inin ise Müslüman olduğu ülkede Müslümanlardan kaynaklı herhangi büyük bir sorun yaşanmamaktadır.Aksine ülkedeki Müslümanlar oy potansiyelleri nedeniyle farklı Hristiyan mezheplerine mensup adaylar tarafından-bilhassa seçim dönemlerinde- önemsenmektedir. Ülkedeki etnik gerginlikler ise en yoğun olarak 2007 seçimlerinin ardından yaşanmış, ölümle ve azınlıkta kalan çeşitli etnik grupların bulundukları bölgelerden ülke içine ve ülke dışına göç etmesiyle sonuçlanmıştır. Bu bağlamda, geçmişte üç defa seçim kaybeden ve bu seçimlere yaptığı itirazlar yasal mercilerce reddedilen Odinga’nın seçim sonuçlarını kabul etmemesinin ardından yaptığı açıklamalar neticesinde meydana gelen şiddet içerikli protesto gösterileri 2007-2008 yılında yaşanan etnik gerginlikleri tekrar canlandırabileceği endişesi nedeniyle tedirginlikle karşılanmaktadır.

Ülkede 8 Ağustos seçimlerinin ardından görülen çeşitli protesto gösterilerinin bir diğer dinamiği ise Kenya’daki genç nüfusun ülke nüfusuna oranı ve söz konusu nüfusun işsizlik durumudur.  Nüfusun yüzde 80’inin 35 yaş sınırının altında olduğu 47 milyon nüfuslu ülkede, genç işsizlik oranı %20’nin üzerinde seyretmektedir. Yaşanan protesto gösterileri ile ilgili video ve görseller incelendiğinde, protestocuların hemen hemen hepsinin bu işsiz genç kalabalıkla benzer yaşlarda olduğu görülebilmektedir. Ülkede görülen kuraklık nedeniyle yükselen gıda fiyatları da hem protestocuları tahrik etme potansiyeli taşımakta, hem deyeni gelecek devlet başkanının -ki bu çok büyük olasılıkla Kenyatta olacak- başını ağrıtacak gibi görülmektedir.

Kenya’da seçim sonuçlarının ardından görülen protesto gösterilerinin gerçekleşmesinde veileride bu protesto gösterilerinin büyüme ihtimalinde etkili olan/olabilecek bir diğer dinamik iseKenyetta’nın bazı uygulamalarına karşı ulusal ve uluslararası camiada zaman zaman görülen hoşnutsuzluktur.Kenyatta’nın geçtiğimiz yıllarda çıkardığı basın özgürlüklerini kısıtlayan yasalar ve kendisini eleştiren bir ekonomi yazarının ve karikatürünü çizen bir karikatüristin işlerinden edilmesi gibi nedenlerle eleştiri oklarını bu liderin üzerine çekmektedir. 2007 yılında gerçekleşen seçimlerin ardından yaşanan etnik gerginlik de, Kenyetta’nın en çok eleştirildiği noktalardan bir tanesidir. Yeterli güvenlik önlemlerini almadığı iddia edilen ülke lideri, yaşanan olaylar münasebetiyle “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında siyasi rakibi William Ruto ile anlaşarak sorumluları sakladıkları gerekçesiyle Ruto ile birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış, fakat delil yetersizliğinden dava düşmüştür. Yaşananların ardından Kenyatta’nın ülke liderliğine aday olması İngiltere ve ABD tarafından şiddetle eleştirilmiş ve Kenya halkı bir nevi Kenyatta’yı seçtikleri takdirde olacaklara katlanmakla tehdit edilmiştir. Fakat seçildikten ve dava düştükten sonra, Kenya’nın ABD ve İngiltere ile olan ilişkilerinde bu bağlamda herhangi olumsuz bir durum yaşanmamış, bilakis Barack Obama 2013 yılında bu ülkeyi ziyaret etmiştir. Bütün bu olumsuzluklara rağmen,  Hindistan ve Çin gibi yükselen güçlerle ciddi ticari ilişkileri bulunan Kenya, doğal kaynakları bakımından henüz sınırlı bir kapasiteye sahip olmasına ve gergin iç siyasi atmosferine karşın geçtiğimiz yıllarda ekonomik olarak kıtada önemli sayılabilecek ölçüde başarılı olmuştur.

Sonuç Yerine

Kenya’da seçim sonuçlarının ardından yaşanan gerginlik gerek ülkede gerekse bölgede tedirginliğe sebep olmuştur. 2007 yılında yaşananların tekrarlanması ile neticelenebilecek herhangi bir girişimin ne ülkenin ekonomik çıkarlarına ne de bölge güvenliğine faydalı olmayacağı görüşü ağır basmaktadır. Zira daha önce ülkedeki ABD büyükelçiliğine saldırılması gibi olumsuz haberlerle dünya vitrinine çıkan bu Doğu Afrika ülkesi,  zamanla kendisi hakkında terör çağrışımı nedeniyle çizilen olumsuz imajı silmiş ve özellikle turizm, finans, iletişim ve ulaşım başta olmak üzere birçok noktada ülke ekonomisi ciddi kazanımlar elde etmiştir. Ülkedeki genç nüfusun durumu, gıda fiyatlarının yüksekliği, Kenyatta’nın yönetim biçimine yönelik eleştiriler, seçim tartışmaları ve olası dış tahrikler nedeniyle yaşanan gerginliklerin büyük çaplı bir çatışmaya dönüşmesiihtimali ise ülkenin gerek ekonomik gerekse siyasi kazanımlarını tehlikeye atabilecek niteliktedir. Burada sağduyulu bazı muhalefet liderlerinin ve çeşitli gözlemcilerinin ifade ettiği gibi sürecin ve sürece ait tartışmaların şeffaf ve yasal bir şekilde ele alınması, siyasi hırslar yerine Kenya’nın bütünlüğü ve istikrarı doğrultusunda hareket edilmesi daha yerinde bir davranış olacaktır. Bu noktada seçim kampanyaları boyunca farklılıkları kışkırtmamak adına temkinli bir dil kullanan her iki liderden de, seçim sonrasında da aynı şekilde hareket etmesi beklenmektedir.

Seçim süreciyle ilgili bazı fotoğraf kareleri için bkz.

Kaynaklar

Share.

Yazar Hakkında

Hasan Aydın 1993 yılında İstanbul, Üsküdar’da doğdu. İstanbul’da geçen ilköğretim ve lise eğitiminin ardından, 2016 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümünden derece ile mezun oldu. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında başladığı tezli yüksek lisans eğitimini 2018'de başarıyla tamamlayıp aynı bölümde doktora eğitimine başlamıştır. İleri seviyede İngilizce bilmektedir. İlgi alanları, Din ve Milliyetçilik, Sömürgecilik ve Afrika’da ABD Dış Politikası’dır.

Yorum Yap