Âlim Ölünce Âlem Ölür: Mali Cumhuriyeti En Saygın Din Âlimini Yitirdi

0

Dünya medyası, 19 Ocak sabahı Batı Afrika ülkesi Mali Cumhuriyeti’nin başkenti Bamako’da işlenen cinayeti neden günün en önemli haberleri arasına koymadı. Çünkü öldürülen bir Müslüman âlimdi. Eğer bir papaz, bir haham olsaydı, her ne sebeple olursa olsun öldürülseydi, BBC, Reuters, AFP ve daha niceleri flaş haber diye geçerlerdi. Ölen Abdoulaye Aziz Yattabaré idi. Ülkede herkesin tanıdığı bir isimdi. Mali Cumhuriyeti 1850’lerden itibaren kurtlar sofrasının en iştah kabartan coğrafyasına sahip. Afrika üzerine en büyük hesapların yapıldığı ülkelerden birisi. 2012 yılından bu tarafa adeta kan ağlıyor. Aslında sömürgecilik belası bu ülke insanlarını zaten 1850’li yıllardan bu tarafa inim inim inletmekteydi. Halen 13.000 Birleşmiş Milletler askeri UN-MINUSMA bu ülkede konuşlanmış ve kuzeyde barışı tehdit eden terör örgütlerine karşı havadan, karadan devamlı teyakkuzda, ama her nasılsa yedi yıldır Büyük Sahra Çölü kazan, UN-MINUSMA askerleri ise kepçe, teröristler de çorbanın taneleri gibi kedi-fare oyunu oynamaktalar. Allah’tan Çad adına bu 13.000 asker arasında gelen askeri güçler olmasaydı, BM çoktan ABD’nin 1990’lı yıllarda Somali’den çekildiği gibi burayı bırakıp giderdi. Nitekim dün ülkenin en itibarlı âliminin katledildiği ülkede bugün de 10 Çadlı asker teröristlerce öldürüldü. Çok sayıda da yaralı var. Neden Mali’de terör var ve neden sadece Çadlı askerler bu ülke için ölüm hattında canlarını feda ediyorlar? Aslında çok soru var, cevabı verilemeyecek olan.

Yıl 1993, aylardan Nisan ve son günleri idi. Bamako Büyük Camii önünde orta boylu, saygın duruşlu, genç bir medrese sahibi tanıdım. Adının Abdoulaye Aziz Yatabaré olduğunu öğrendim. Tam 26 yıl olmuş ve dün hain bir saldırı ile şehit edilmişti. Bu zat, Mali Müslümanlarının kalbinde taht kurmuştu. Türkiye’den Mali’ye giden sivil toplum kuruluşlarımızın temsilcileri önce onun kapısını çalarlardı. Sadece FETÖ mensupları hariç, çünkü kalbi onlara hiç ısınmamıştı. Yattabaré İslam Enstitüsü ona babasının bir hediyesi gibiydi. Fransızlar bu ülke topraklarını 1860’larda tüm Batı Afrika’nın en büyük direnişçisi el-Hâc Ömer’in elinden alınca ve 1890’larda da her tarafa yerleşince 1000 yıllık İslam eğitim geleneğini yok etmişlerdi. Bütün medreseler kapatılmış, âlimler ya idam edilmişler, ya sürgüne gönderilmişler veya kendi köşelerine çekilip düşmanın gitmesini beklemişlerdi. Çok sürmedi zulüm ve baskılar, 1940’lı yıllarda ülkede Fransızların kendilerine itaatkâr din görevlileri yetiştirmek üzere Cezayir’de 1850’lerde başlayıp tüm Batı Afrika’da iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda açtıkları Fransız Medreseleri’ne karşı yerel önderler de harekete geçtiler. Bunlardan birisi de 19 Ocak 2019 günü sabah namazından çıkarken yerel medyaya servis edilen uyduruk bir sebeple şehit edilen Abdoulaye Aziz Yattabaré’nin babası idi. O tüm Batı Afrika’da açılan serbest medreselerin ilk kurucularındandı. Babasının çizgisini giderek büyüttü ve tüm ülkeye yaydı. Devletinin emrindeki okullarıyla büyük bir eğitim ağını idare etmekteydi. 1993 ve 1994 yıllarında Mali ve başkenti Bamako Medreseleri üzerine doktora tezimi yaparken hem kendisinden, hem de onun yönlendirmesiyle tüm medrese yöneticileri ile yakın temas kurmuştum. Şahsen çok yardımını gördüm ve 1994’te ayrılmadan önce kendisiyle başkentteki bir Lübnan lokantasında yemek yiyelim dedim. Kabul etmedi. Ben ikram edecektim. Orada öğrenci velilerim bizi görürlerse o yemeği benim ikram ettiğimi zannederler. Medresede öğrencilerden ücret alıp yabancılarla lüks lokantada yemek yiyor diyebilirler dedi. Ben de bu defa kendisine bir koyun ücreti verip o halde medresendeki tüm öğretmenleri davet et beraber yiyelim dedim. Kabul etti ve güzel bir ziyafet oldu. Mali’de ilk defa 1994 yılı Kurban Bayramı’nda iki adet kurbanımı da kendisi kesmişti.

Şehit İmam Abdoulaye Aziz Yattabaré

Mali’de hafta geçmiyor ki bir bölgesinde beş on insan hunharca öldürülmesin. Çinliler zaten bu ülkeye kapaklanmışlar. Para için yapmayacakları iş kalmamış. 2010’lu yılların başında başkent Bamako’da 400 kadar Çinlilerin açtığı butik otel var deniyordu. Rakam abartılı olabilir ama halkının % 95’i Müslüman olan ülkede Fransızlar zamanında başlayan fuhuş sektörü, dünyada benzeri görülmeyen şekilde buraya kaydırılmış. Hatta bundan birkaç yıl önce Fransız medyası bu konuda epeyce haber yaptı. Küçük yaştaki çocuklardan evli kadınlara kadar birçok insan fuhşa sürükleniyor diye. Fildişi Sahili’nde kargaşa başlayınca buraya kaçanların hırsızlıkları ayrı bir dert oldu Malililere. Bu bataklıklar devam ederken Tevârıkların bağımsızlık veya daha fazla hak alma iddiasıyla başlattıkları merkezi hükümet birliklerine karşı saldırılar zaman zaman dayanılmaz hale geliyordu. Ülkenin yerel adetleri ile uyumlu hale getirilen anayasadan her fırsatta İslâmiyet ile alakalı kısımlar devamlı atılmak isteniyordu. Bunlara bir de okul kitaplarında eşcinselliği sıradanlaştıracak ifadeler koyma teşebbüsü eklenince, bu durum oldukça dindar olan Malilileri çileden çıkarıyordu. Tüm bunlar karşısında fikri sorulan birkaç kanaat önderinden birisi Abdoulaye Aziz Yattabaré idi. Onun Libya’da 1980’lerde aldığı hukuk tahsili sağlam İslami bilgileriyle halkın nazarında kendisini sözü dinlenir hale getirmişti. Mali İslam Konseyi’nde Başkan Yardımcısı olup eğitim sorumlusu idi.

Afrika’da hedefi büyüten çok uluslu güçler, ülkelerin sadece güvenliği bahanesiyle gelmiyorlar buralara. 13.00 BM askeri neden 7 yıldır ülkede huzuru sağlayamadı. Hatta ülkede Fülani olarak bilinen Pöl denen toplum ile Dogonlar arasında devamlı çatışma çıkmakta. Tevârıklar sömürgecilikle birlikte kaybettikleri saygınlıklarını değil geri kazanmak artık uçsuz bucaksız Sahra’da adeta köşe kapmaca oynar hale getirildiler. İnsan kaçakçılığından silah kaçakçılığına ve uyuşturucu trafiğine, ne kadar huzuru bozan konu varsa Tevârıklara mal edilmeye başlandı. Ensâruddin adlı terör örgütünün sözde şeriat devleti kurma meraklısı Iyad Ag Gali isimli lideri ölü mü diri mi belli değil. Avrupalıların Mali Cumhuriyeti karışmadan birkaç yıl önce en önemli aracıları olup kendisine rehinelerin kurtarılması karşılığında her türlü maddi kaynak sağlanan bir kişi idi. Fakat bu gizemli ilişkiler ağı, Batı eliyle saklı tutulmaya çalışılıyor.

Malili çocukları anaokulu çağından alıp onları lise mezunu yapana kadar eğiten Abdoulaye Aziz Yattabaré’nin ölümü sıradan bir insanın ölümü değildir. Bu ülke üzerinde her türlü ahlaksızlığın karşısına silahla değil kalemle çıkan, akılla ve ilimle herkesi aydınlatan bir insanın ortadan kaldırılmasıdır. Katili hemen karakola gidip daha sormadan neden bu cinayeti işlediğine dair hiçbir değeri olmayan bir hikâye uydurmuş. Yattabaré sonrasında Bamako’da aklın yerini zorbalık alabilir. Kuzeyde kalem yerini silaha bırakalı neredeyse bir asrı geçti. Sıra ülkenin güneyinde ve başkentinde de ortalığı karıştırmak olabilir. Çinliler 2010’lu yılların başında Bamako sokaklarında ellerinde ahlaksız ilişkileri içeren broşür reklamlarını ellerini kollarını sallayarak hiçbir engelle karşılaşmadan dağıtıyorlardı. Dünya Müslümanları acaba Mali deyince ne anlıyorlar? Onlar da Avrupalılar ve Uzakdoğulular gibi “altın ve elmas madenlerinin peşindeler mi”? Yoksa orada bin küsur yıllık bir İslam toplumu boğulmakta, yok edilmekte, küçücük çocukları ahlaksızlığa sürüklenmekte. Bundan habersizce “ne halleri varsa görsünler mi” diyorlar. Kimse heveslenmesin Abdoulaye Aziz Yattabaré’nin babasından devraldığı ilim geleneği meyvelerini verdi, onbinler onun izinden gidecek ve ne Çinlinin ahlaksızlık dahil her şeyden para kazanma hırsı, ne de Batılının altın, elmas, petrol ve doğalgaz alıp sapıklığı meşru göstererek serbestleştirme gayretleri sonuç vermeyecek. BM’nin Barış Gücü yerine Mali’nin ve Afrika’nın kendi değerleri ile tüm coğrafyayı eli silahlı katillere karşı savunma düzenini kurmaya güçleri yetecek seviyededir. Yeter ki artık üzerilerine karabasan gibi çöken musibetlere karşı istemeden daldıkları uykudan uyansınlar.

“Bir âlim öldü, âlem çöktü” desek de o âlimin diktiği fidanlar artık meyveye durdu ve hak, her zaman batıla karşı zaferle sonuçlanacaktır. Mali Cumhuriyeti geçtiğimiz bir buçuk asırda ne belalar/badireler atlattı. Yattabaré bir kere öldü ama onun çizdiği ilim yolcularının binlercesi dirildi.

_______________________________________________________________________________________________________________

إذا مات العالِم فسد العالَم: فقدت جمهورية مالي رجل الدين المحترم

*أحمد قواس

لماذا لم يتم تناول حادثة الجريمة التي ارتكبت في جمهورية مالي في عاصمتها باماكو صباح 19 يناير في الأخبار العالمية  ضمن أهم أحداث ذلك اليوم. لأن المقتول كان عالما مسلما. لو كان قسيسا أو حاخاما – أيّا كان سبب قتله-  لتم تناولها في أخبار (بي بي سي) و (روتير) و (إف بي) و غيرها كخبر عاجل. لكن المقتول كان عبد العزيز يتبارى. هذا الاسم المعروف لدى الجميع في مالي.

ابتداء من سنة 1850م. أصبحت جمهورية مالي ألذ لقمة في مائدة الذئاب الطامعة في المنطقة وأحد أكثر الدول التي تُصفّى فيها الحسابات في القارة الإفريقية، إنّ الشعب المالي ظلّ يعاني بشدة من آثار كارثة الاستعمار منذ سنة 1850م.

  من سنة 2012 إلى الآن ظلّت الدماء تراق في الواقع، بسبب التنظيمات الإرهابية المتواجدة في شمال البلاد التي تهدد السِلم منذ سبع سنوات، يقال إنه يوجد في مالي 13.000 جندي من قوات الأمم المتحدة MİNUSMA- ، هؤلاء الذين عبروا الصحراء الكبرى وهم في حالة تأهب دائم، جوا وبرا، كأنهم يلعبون مع الإرهابيين لعبة الفأر مع القط. ولحسن الحظ، لولم تكن هناك قوات مشاركة من دولة تشاد من ضمن الجنود المذكورة، لانسحبت قوات الأمم المتحدة – منذ وقت- كما انسحبت قوات الولايات المتحدة الأمركية من الصومال عام 1990. في اليوم الذي قتل  فيه يتابرى أحد أهم علماء مالي، قُتل عشرة جنود تشاديين من قبل الإرهابيين.

لماذا يوجد الإرهاب في دولة مالي ولماذا الجنود التشاديون يفدون حياتهم لدولة مالي؟ في الحقيقة توجد هناك أسئلة كثيرة ليس لها أجوبة؟

   في أواخر شهر نيسان سنة 1993، أمام الجامع الكبير لباماكو تعرفت على شاب متوسّط القامة محترم صاحب مدرسة، اسمه عبد العزيز يتبارى، ومضى على ذلك الآن 26 سنة بالضبط، توفي شهيدا إثر هجوم غادر، تاركا أثرا عميقا في قلوب المسلمين الماليين.

   كانت جمعياتنا المدنية التركية عندما تذهب إلى دولة مالي غالبا يطرقون بابه من أجل التعاون معهم في تسهيل الأعمال، استثناء الجمعيات التابعة لمنظمة فتح الله غولن لأنه لم يمل قلبه إليهم أبدا.

كان المعهد الإسلامي هدية من أبيه له. ولما سيطرت فرنسا على أراضي دولة مالي عام 1860 – بعد هزيمة كبير المقاومين في غرب إفريقيا الشيخ الحاج عمر تال- واستطاعت أن تستولي على كلّ مكان عام 1890، حاولت هدم مؤسسات التعليم الإسلامي التي يتجاوز عمرها 1000 سنة في المنطقة، فأغلقوا كل المدارس الدينية، أمّا العلماء إما أنهم قاموا بإعدامهم أو بنفيهم أو بإخراجهم عن المشهد يتربصون منهم إظهار العداوة للانقضاض عليهم، لكن هذا الضغط والظلم لم يستمر طويلا، حيث لجأ الفرنسيون إلى بناء مدارس ـ لا يتجاوز عددها أصابع اليدين ـ من أجل تكوين ثلّة مطيعة لها على غرار المدارس التي بدؤوا تأسيسها في الجزائر منذ سنة 1850، وقد قامت حركات وقيادات محلية  ضد هذه المدارس كان أحد هذه القيادات والد الشهيد عبد العزيز يتبارى الذي قتل وهو في طريقه إلى المسجد لصلاة الصبح يوم 19 يناير 2019 وذلك لأسباب مبهمة حسب المعطيات التي أدلى بها الإعلام المحلي.

كان والد عبد العزيز من أوائل مؤسسي المدارس الحرة في جميع غرب إفريقيا، وسيرا على خطى والده تطوّرت هذه المدارس وانتشرت في كافة البلد على يد الابن عبد العزيز الذي أصبح قبل اغتياله يدير شبكة تربوية كبيرة من المدارس المرخّص لها من قبل الحكومة المالية.

  حين كنت أُعدّ أطروحتي للدكتوراه حول المدارس في باماكو عاصمة مالي سنة 1993 و1994 قمت بإنشاء علاقات قريبة مع جميع المشرفين على المدارس بفضل اتّصالاته المباشرة أو توجيهاته، في الحقيقة قد ساعدني كثيرا.

 سنة 1994 قبل مغادرتي وجّهت الدعوة إليه لنتناول الطعام معا في إحدى المطاعم اللبنانية في العاصمة، لكنه رفض، قُلت له أنا من سيدفع. فقال لي: إذا رءانا أولياء التلاميذ سيظنون أني أنا الذي دعوتك إلى الطعام، وربما قالوا بأنني آخذ الرسوم من التلاميذ لأصرفه في استضافة الأجانب في المطاعم الفاخرة. فقلت له: في هذه الحالة، إذا أقدّم ثمن شاة فندعوا جميع الأساتذة ونأكلها معا، فقبل، ففعلنا ذلك وكان حفلا رائعا. وفي سنة 1994 تبرّعت بثمن أضحيتين له ليقدّمها للمستحقّين.

في مالي لا يمضي أسبوع إلا ويقتل فيه بوحشية من خمسة إلى عشرة أشخاص. أصلا قام الصينيون من أجل الحصول على المال بمحاصرة دولة مالي، بحيث لا يتركون عملا إلا وهم يزاولونه. يقال إنّه كان في العاصمة بماكو عام 2010 400 فندق ومركز تجاري صيني، قد يكون هذا الرقم مبالغا فيه، وقبل سنوات من الآن استثمر الصينيون في قطاع الدعارة بشكل لم ير مثله قطّ في دولة يُعد 95% من شعبه مسلمون، حتّى بدأ الإعلام الفرنسي نشر أخبار عن الظاهرة بشكل واسع، بهذا الشكل تمّ زجّ الكثير من النّاس من الاطفال القصّر إلى السيدات المتزوجات في قطاع الدعارة.

  زادت أعمال السرقة لبعض الفارين من ساحل العاج- لما بدأ الإضطراب وأعمال الشغب هناك – قلقا آخر للماليين.  في ظل هذه المستنقعات، بدأ الطوارق يطالبون بالاسقلال أو بمزيد من الحقوق، كادت حركتهم تؤدي، بسبب مهاجمتهم للحكومة المركزية من حين لآخر إلى إعاقة الحكومة.

في كل فرصة كانت الحكومة تسعى إلى سحب المواد المتعلقة بالإسلام من كلّ قوانين الدولة من الدستور إلى القوانين الأخرى رغم موائمتها للعادت المحلية. وأضف إلى هذا، محاولة إضافة تسويغات للشذوذ الجنسي إلى مقررات المدارس، كلّ هذا أثار غضب المتدينين الماليين، الذين كان عبد العزيز يتبارى أحدهم قياداتهم المقتنعين بضرورة مواجهة مثل هذه الانحرافات.

بعد دراسته لعلم القانون في ليبيا في سنوات 1980، بالإضافة إلى الرصيد الإسلامي الذي كان يتمتّع به أصبح عبد العزيز يتابرى ممن يصغي إليه الناس، وكان نائبا لرئيس المجلس الأعلى الإسلامي ومسئولا عن الشئون التعليمية في المجلس.

إنّ القوات الدولية لم تأت إلى مالي لضمان الأمن والسلام فقط، لماذا لم تستطع 13000 جندي من قوات الأمم المتحدة ضمان استقرار البلد، ولماذا يستمر الاقتتال بين الفلان وقبائل دوغون.

إنّ الطوارق لم يعودوا يناضلون الآن من أجل استرداد اعتبارهم الذي فقدوه مع الاستعمار، بل من أجل استعادة هذه الصحراء الممتدّة الأطراف التي تروج فيها تجارة الأسلحة والمخدّرات والبشر.

وأما عياد أغ غالي قائد منظمة أنصارالدين الإرهابية التي تحلم بتأسيس دولة إسلامية ـ لا يعرف أهو ميت أو على قيد الحياة ـ  فقد كان قبل بضع سنوات من بدء الإضطرابات في جمهورية مالي أهم وساطة يتوسّل بها لتحرير المختطفين الغربيين، وكان يتحصّل في المقابل من ذلك على دعم مادّي كبير من الغرب.

ليس وفاة عبد العزيز يتبارى- الذي كان يربي الأطفال الماليين ويعلمهم من مرحلة الإبتداية إلى أن يتخرجوا  من الثانوية – وفاة رجل عادي. الفقيد ممن قام بمواجهة – ليس بواسطة السلاح، بل بواسطة قلمه وعقله وعلمه الذي نوّرعقول الجميع- التصرفات اللأخلاقية. وأما القاتل فقد سلّم نفسه بعد ارتكاب هذه الجريمة إلى الشرطة، وقبل المحاكمة برّر قتله بقصة ليس لها أصل.

إذا ذكر اسم دولة مالي ماذا يعرف عنها العالم الإسلامي يا ترى؟  أو أنهم أيضا كمثل أوروبا والشرق الأقصى يهمهم عنها فقط الذهب والماس؟ أو هل يهمّهم أن هناك مجتمع إسلامي -عمره ألف سنة أو أكثر- وهو في طريقه إلى الاختفاء والتلاشي، وبناته تجر إلى الرذالة؟ أو أنهم – لجهالتهم – يقولون “ما شأننا بهم”

لا يقلقنّ أحد، لأن المدارس التي ورثها عبد العزيز يتبارى من والده آتت أكلها، فقد خرّجت عشرات الآلاف من الطلاب الذين يقتفون أثره، الهوس الصينيي الخبيث لتحصيل المال وإن بطرق غير أخلاقية، والغرب الذي يسعى إلى الاستيلاء على الذهب والماس والنفط والغاز، لا هذا ولا ذاك سينجح في مالي، لأنّ القيم المالية والإفريقية كقوة منظمة، قادرة على مواجهة كلّ هذه المكائد.

  حتى لو قلنا “إذا مات العالِم فسد العالّم” فإنّ الشجرة التي غرسها هذا العالم قد أينعت وأثمرت، والحقّ دائما سينتصر على الباطل، كم من مصائب نجت منها دولة مالي خلال نصف القرن المنصرم. مرة أخرى، توفي يتبارى لكن مسلك العلم الذي رسمه أحيى الآلاف.

ترجمه من التركية إلى العربية: محمد باسوم

* أ. د. أحمد كواس عميد كلية العلوم السياسية في جامعة استنبول مدنيّة- تركيا، وهو خبير وباحث في الدراسات الإفريقية والعلاقات التركية الإفريقية في مجال التاريخ والسياسة والإقتصاد. وله عدة مؤلفات ومقالات حول تاريخ إفريقيا وحضارتها؛ وكان سفير تركيا سابقا لدى دولة تشاد.

Share.

Yazar Hakkında

Prof. Dr., İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi. 1964 yılında Vezirköprü’de doğdu. Merzifon İmam-Hatip Lisesi (1982) ve Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde (1987) eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye Diyanet Vakfı bursuyla yüksek lisansını (1991) ve doktorasını (1996) Paris’te tamamladı, aynı yıl Üsküdar’da İslam Araştırmaları Merkezi’nde (İSAM) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 2002’de doçentlik unvanı aldı. 2006 yılında İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü öğretim üyesi ve bölüm başkanı oldu. 2008-2011 yılları arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık’ta Afrika ile ilgili konularda müşavir olarak görev yaptı. 2009 yılında profesörlük unvanı aldı. 2011 yılı Eylül ayında görev değişikliği yaparak İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim dalına geçiş yaptı. 2013 yılı Mart ayında Afrika ülkelerinden Çad Cumhuriyeti’nin başkenti Encemine’de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk büyükelçisi olarak göreve başladı ve iki buçuk yıl bu görevini sürdürdükten sonra 2015 yılı Ağustos ayında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi dekanı olarak tayin edildi. Batı Afrika Ülkelerinden Mali Cumhuriyeti’ndeki ilk ve öğretim seviyesindeki özel eğitim kurumları medreseler üzerine hazırladığı doktora çalışması IRCICA tarafından L’enseignement islamique en Afrique francophone: Les médersas de la République du Mali adıyla Fransızca olarak 2003’de İstanbul’da basıldı. Geçmişten Günümüze Afrika (Kitabevi, İstanbul 2005); Osmanlı-Afrika İlişkileri (Kitabevi, İstanbul 2011/1. baskı, 2013/2. baskı, 2015/3. baskı); Les relations turco-tchadiennes: La politique ottomane en Afrique centrale (TİKA, İstanbul 2014) adlı kitaplarının yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi-İSAM tarafından yayımı tamamlanan İslam Ansiklopedisi için önemli kısmı Afrika hakkında 95 madde yazdı. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde “Afrika”, “Osmanlı Afrikası”, “Osmanlı-Fransa Münasebetleri” ve “Osmanlı’da Dini Hayat” üzerine araştırmalar yapmakta olup bu konularla ilgili basılmış kitapları, farklı dergilerde bu konular hakkında çok sayıda makalesi, yurt içi ve yurt dışında düzenlenen ilmi toplantılarda takdim ettiği tebliğleri yayımlanmış bulunmaktadır. Evli ve üç çocuk babası olup Arapça, Fransızca ve İngilizce yanında Paris Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Milli Enstitüsü’nde (INALCO/Institut National des Langues et Civilisations Orientales) eğitimini aldığı Bambara ve Volof Afrika yerel dilleri ile ilgili dersleri takip etmiştir. Prof. Dr. Ahmet Kavas, hâlihazırda Afrika Araştırmacıları Derneği’nin (AFAM) kurucu başkanlığı görevini yürütmektedir.

Yorum Yap