Afrika’nın Tarım Ülkesi: Togo Cumhuriyeti

0

Başkent: Lome

Nüfus: 7.699.819 (2016)

Etnik Yapı: % 40 Ewe, % 23 Temba, % 13 Akebu, % 9.7 Gurma, % 12 Diğer Afrikalılar

Yüzölçümü: 56.7852 m2

Dil: Fransızca ve diğer yerel diller

Din: % 30 Hristiyan, % 29 İslamiyet, % 41 Yerel Dinler

Para Birimi: CFA Frankı

Yönetim Şekli: Parlamenter Cumhuriyet

Önemli Siyasi Partiler: Togo Halkı Birliği (RPT),  Değişim Güçleri Birliği (UFC), Değişim İçin Ulusal İttifak (ANC), Yenilik İçin Eylem Komitesi (CAR)

Uluslararası Kuruluşlar: Afrika, Karayipler ve Pasifik Devletleri, Afrika Kalkınma Bankası, Afrika Birliği, Birleşmiş Milletler, Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu, Anlaşma Konseyi (Conseil de l’Entente), Gıda ve Tarım Örgütü, G77, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, Uluslararası Para Fonu(IMF), İnterpol, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü, Unesco, Uluslararası Ticaret Örgütü, Dünya Gümrük Örgütü, Dünya Turizm Örgütü, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı, Afrika Birliği-Birleşmiş Milletler Darfur Misyonu, Uluslararası Ceza Mahkemesi.

Genel Bilgiler

Afrika’nın batısında yer alan Togo onlarca yıldır süregelen siyasi ve sosyal sıkıntılardan mustarip bir ülke. Başkenti “Lome” olan bu sahil ülkesi fiziki olarak komşuları Gana, Burkina Faso ve Benin tarafından çevrelenmiş durumda. 2016 yılı nüfus verilerine göre ülke nüfusu 7,5 milyarın üzerinde. Bu nüfusun yaklaşık 1,2 milyarı başkent Lome’de yaşıyor. Nüfusun yaklaşık % 60’ını gençlerin oluşturduğu Togo’da sürekli artan bir nüfus oranı söz konusu. Nüfusunun neredeyse tamamını Afrika kökenli vatandaşların oluşturduğu ülke, yıllık % 2’nin üzerinde nüfus artış oranına sahip.

İsmini ülkede yaşayan yerel bir kabile olan Ewelerdeki To(Su) ve Go(Yol) kelimelerinin birleşiminden alan Togo’da yaklaşık 40 ayrı etnik kökene sahip topluluk bir arada yaşıyor. Ülkeye dilleri vasıtasıyla adını veren Eweler ülke nüfusunun yaklaşık % 40’ını oluştururken, Tembalar % 23’ünü, Akebular % 13’ünü, Gurmalar % 9,7’sini ve diğer Afrika kökenli vatandaşlar ise % 12’sini teşkil ediyor.

Ülkede dini anlamda önemli ölçüde bir serbestiyet söz konusu. Vatandaşların yaklaşık % 30’u Hristiyan inancına, % 25’si İslamiyet’e ve % 45’i ülkedeki yerel dinlere inanıyor. Togo’daki dini yapı ile ilgili en dikkat çeken husus, sömürgeciliğin etkin olduğu dönem ile kıyaslandığında Hristiyan nüfusun azalışı ve bu durumla doğru orantılı olarak Müslüman nüfusun artışı. Sömürgecilik döneminde ülkede yaklaşık % 50’leri bulan Hristiyan nüfus zamanda % 20’lere inerken, bu dönemde % 10’larda seyreden Müslüman nüfus zamanla % 20’lere ulaşmış durumda. Ticari faaliyetler vasıtasıyla ülkeye yerleşen ve yayılan İslam dini daha çok ülkenin orta ve kuzey kesimlerinde etkisini hissettirirken, coğrafi keşifler ve sömürgecilik faaliyetleri vasıtasıyla yayılma alanı bulan Hristiyanlık çoğunlukla ülkenin güney bölgelerinde etkili. Togo anayasası ise ülkede yaşanan bütün dini inançlara saygı gösterilmesini ve onların korunmasını anayasal olarak garanti altına almış durumda. Hatta İslam dininin ve Hristiyanlığın önemli günleri resmi tatil ilan edilmiş.

Eski bir Fransız sömürgesi olan Togo’da, Fransızca bağımsızlığın ilanından sonra dahi resmi dil olarak varlığını sürdürüyor. Resmi dil olmasının yanı sıra başkent Lome ve çevresinde Fransızca halen daha ticaret üzerinde etkili bir dil. Fransızcanın yaygın olarak kullanıldığı başkent Lome önemli bir ticaret merkezi konumunda. Ülkede ayrıca birçok Fransızca gazete çıkıyor. Her ne kadar Fransızca baskın dil olarak görünse de, Togo’da 40’ın üzerinde yerel dil ve lehçe de kullanılmaya devam ediyor. Ewece, Kabiyece, Gbece, Temce, Minaca ve Mobaca gibi yerel dillerin kullanıldığı ülkenin kuzeyinde Hausa dili oldukça yaygın olarak kullanılıyor. Türk Devlet Televizyonu TRT de, Hausa dilinde yayın yapıyor. Bu durum Afrika’ya hala daha kendi dillerini dayatan eski sömürgecilerin aksine, Afrikalıların dilinde yayın yapan Türkiye’nin bölgeye nasıl yaklaştığını gözler önüne seriyor.

Önemli dağlık bölgelere sahip ülke yaşanan iç karışıklıklar, sosyal ve siyasal sıkıntılar ve bozulan ekonomik durum nedeniyle turizm faaliyetleri bakımından oldukça cılız bir görüntü sergiliyor. Ayrıca, ülkede görülen hava ve su kirliliği içme suyu ve toprağın kalitesini düşürürken, Sıtma, Çiçek, Sarı Humma, Cüzzam, Frengi gibi hastalıklara neden olabiliyor.  Söz konusu hastalıklar öyle ciddi bir hal almış durumda ki, Togo’ya gitmek isteyenler ülkeye girmeden en az 10 gün önce “Sarı Humma” aşısı yaptırmak zorunda. Su kirliliğinden kaynaklı belirtilen hastalıkların yaşandığı ülkede balıkçılık bilhassa kıyı bölgelerde vatandaşların en önemli geçim kaynağı durumunda. Söz konusu durum zaman zaman ülkenin ekonomik faaliyetleri üzerinde de olumsuz etki yapabiliyor.

Togo’da ücretsiz eğitim ve sağlık hizmetleri verilmekte fakat verilen hizmetlerin kalitesi beklentileri karşılayamamaktadır. Ayrıca Fransızcanın yanı sıra ortaokul çağındaki çocuklara İngilizce eğitimi verilmektedir. Böylece, ortalama bir Togo vatandaşının eğitim aldıktan sonra Fransızca ve İngilizce dillerini layıkıyla konuşması beklenmektedir. Ülkede bir başka problemli alan kadın hakları konusunda yaşanmaktadır. Her ne kadar kadınların toplum hayatındaki rolü günden güne gelişse ve kadın hakları konusunda olumlu gelişmeler yaşansa da, Togolu kadınlar hala daha mirastan pay sahibi olabilme, boşanma isteğinde bulunabilme, nafaka isteyebilme ve çalışma(eğer erkek izin vermezse çalışamıyor) gibi bazı temel konularda mahrumiyet yaşamaktadırlar. Ülkede ayrıca sağlık yönünden oldukça zararlı görülen kadın sünneti uygulaması da yaygın olarak görülebilmektedir.

Ekonomik Durum

Togo 2013 yılı verileri itibariyle “Yaşanabilecek Ülkeler Sıralaması” olarak ifade edilen İnsani Gelişme Endeksi Sıralamasında 162. sırada bulunmaktadır. Bu hususta dikkat çeken nokta yıllar ilerledikçe ülkenin söz konusu sıralamadaki pozisyonunun olumlu yönde seyretmesidir.  Ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası(GSYİH) 4.399 Milyar Dolar olarak ifade edilmektedir. Buna mukabil kişi başına düşen GYSİH ise 636, 44 dolara karşılık gelmektedir.

Togo bir tarım ülkesi olma özelliği taşımaktadır. Zira ülke ekonomisinin neredeyse yarısı tarıma dayanmakta, bu iş kolunun GSYİH içerisindeki oranı % 47’yi bulmaktadır. Ülke topraklarının yalnızca %10 civarı tarıma elverişli olmasına rağmen, ülke nüfusunun %65’i tarım sektörü ile uğraşmaktadır.  Hizmet sektöründe faaliyet gösteren %30’luk kitle ve sanayi sektöründe çalışan %5’lik kitle düşünüldüğünde, ülke nüfusu ve ekonomisi için tarımsal faaliyetlerin önemi ortaya çıkmaktadır. Toprakların veriminin yağışa endekslendiği ve su kirliliğinin verimliliği etkilediği ülkede tarım ürünü olarak kahve, kakao ve buğday ihracatı yapılmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin ardından en önemli ekonomik faaliyeti ise ticaretin oluşturduğu ülkede Fransa, ABD, Almanya, Hollanda ve Belçika ülkenin önde gelen ticari ortaklarındandır.

2013 yılı verilerine göre, Togo dünya ülkeleri ithalat sıralamasında 982.200.000 dolar ithalat hacmi ile 148. sırada yer almaktadır.  Yine aynı verilere göre, söz konusu ülke ihracat sıralamasında 1.677.000.000 dolar ithalat hacmi ile 155. sırada yer almaktadır. Togo genel olarak makine ve donanımları ile gıda ürünlerini ve petrolü ithal etmektedir. Ülkenin ithalat yaptığı başlıca ülkeleri Çin, Amerika Birleşik Devletleri ve Fransa teşkil etmektedir. İhracat alanları göz önüne alındığında ise ülkenin kakao, kahve, pamuk ve buğday gibi tarım ürünleri ile beraber fosfat doğal kaynağını ihraç ettiği görülmektedir. Ülkenin başlıca ihracat ortakları ise Hindistan, Almanya, Nijerya, Benin ve Gana’dır. Her ne kadar yukarıda ifade edilenler ülke ekonomisinde göreceli olarak olumlu bir tabloya doğru gidişe işaret etse de, ülke ekonomisi üzerinde IMF ve Fransa başta olmak üzere çeşitli kuruluşların ağır baskısı söz konusudur. Bunun en bariz örneği ülkenin para birimidir. CFA Frankı büyük oranda Fransızların kontrolündedir ve Togo ile birlikte bölgedeki 12 eski Fransız sömürgesi de dahil olmak üzere 14 ayrı ülkede kullanılmaktadır. Bu durum Fransa’nın dilediği zaman bölgedeki 14 ülkenin para politikaları üzerinde etkili olabilmesine neden olmakta ve söz konusu ülkelerin ekonomik bağımsızlığını zedeleyebilmektedir.

Togo -Türkiye İlişkileri

İki ülke arasındaki ilişkilerde herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Türkiye’nin Akra Büyükelçiliği Togo ile ilgili meseleler konusunda yetki sahibi iken, Togo’nun Berlin Büyükelçiliği de Türkiye ile ilgili meseleler konusunda yetki sahibidir. Dolayısıyla iki ülke, büyükelçilik düzeyinde doğrudan bir temasta bulunmamaktadır. Türkiye ile Togo arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 40 milyon dolar dolaylarındadır. Türkiye Togo’ya hububat, demir ve çelik, kâğıt, karton ve mamulleri ve et ihraç etmekte, karşılığında bu ülkeden kakao ve suda yüzen araç ithal etmektedir. Türk hükümeti Togolu öğrencilere çeşitli burslar tahsis etmektedir. Görüldüğü iki ülke arasında yoğun ikili ilişkiler göze çarpmasa da, ilişkiler geliştirilmeye çalışılmaktadır. Ancak TİKA’nın Somali’de hayata geçirdiği tarım okulları projesinin bir benzeri bu ülkede aktif hale getirilebilirse diplomatik ilişkilerin ivme kazanmasında büyük bir başarı elde edilebilir.

Siyasi Durum

19. yüzyıla kadar çeşitli yerel imparatorlukların ve krallıkların yönetimi altında bulunan Togo, başlangıçta Portekizliler ve daha sonraya ülkeye bugünkü adını verecek olan Almanlar tarafından sömürgeleştirilmeye çalışıldı. Alman egemenliği döneminde ülkeye Ewelerin dilinde To ve Go kelimelerinden hareketle “Togoland” adı verildi. Birinci Dünya Savaşı yıllarında ülkedeki çeşitli gruplar Alman işgaline karşı İngiliz ve Fransızları destekledi. Savaşın ardından bugünkü Togo toprakları olarak bilinen bölge, Fransa’nın yönetimine geçti. Sömürge döneminde Batılı emperyalistler Togo’dan bilhassa “köle ticareti” bağlamında muazzam bir şekilde faydalandı. Öyle ki, bu ülke zamanla “köle sahili” olarak anılmaya başladı. Almanların ve Fransızların egemenliği sırasında, uluslararası başat güçlerin uygulamaya koyduğu “böl-yönet politikası” ve “keyfi çizilen sınırlar”, daha sonra tıpkı Ortadoğu’da ve Afrika’nın diğer bölgelerinde olduğu gibi zaman zaman silahlı çatışmaya kadar varan çeşitli sınır anlaşmazlıklarına neden oldu. Anlaşmazlıkların nedeni basitti: Yakın akrabalar sömürgecilerin çıkarları doğrultusunda çizilen yeni ve keyfi sınırlarla beraber farklı ülke sınırları içerisinde kalmıştı. Bu durum, Togo ile Benin, Gana ve Burkina Faso arasında da sınır anlaşmazlıklarına neden oldu.

Togo 1960 yılında Fransa’dan ayrılarak resmen bağımsızlığını ilan etti. Bağımsızlık Soğuk Savaş sırasında bağlantısızlar hareketi içerisinde kalan Togo için darbeleri, darbe girişimlerini ve siyasi istikrarsızlığı da beraberinde getirdi. Bağımsızlığın ardından 1961 yılında ülkenin ilk Devlet başkanı olan Slyvanus Olympio 1963 yılında bir darbe ile devrilerek öldürüldü. Yerine geçen Nicolas Grunitzky de 1967 yılında Yarbay Gnassingbe Eyadema tarafından gerçekleştirilen bir darbe sonucu devrildi ve ülkedeki bütün siyasi partiler ortadan kaldırıldı. Gerçekleştirdiği darbe sonucunda 1967 yılından 2005 yılına kadar ülkeyi yöneten ve Afrika’nın en uzun ömürlü diktatörü olarak tarihe geçen Eyadema da çeşitli girişimlerle devrilmeye çalışılsa da, söz konusu girişimler başarısız oldu. 1991 yılında öğrencilerin öncülüğünde gerçekleştirilen protesto gösterilerinin ardından Eyadema yönetimi 1992 yılında görece daha liberal bir anayasa hazırlattı ve bu anayasa halk tarafından kabul edildi. Her ne kadar yeni anayasa devlet başkanının görev süresinin “iki seçim dönemi” ile sınırlasa da, 1993 ve 1998 yılında tekrar devlet Başkanı seçilen Eyedama, 2003 yılında bırakması gereken görevi bırakmadı. Muhaliflerce anayasal darbe olarak ifade edilen bir anayasa değişikliği ile “iki seçim dönemi” kuralı kaldırıldı. Bu dönemde gerçekleştirilen çeşitli darbe girişimleri, protesto gösterileri ve hükümet yandaşları ile muhalefet arasındaki çatışmalarda zaman zaman ölümler meydana gelirken birçok Togo vatandaşı komşu ülkelere göç etti. Bu dönemde dikkat çeken nokta, 38 yıl boyunca ülkeyi yöneten Togolu liderin başlangıçta % 90’lara varan oy oranının zamanla % 50 sınırına kadar gerilemesiydi.

Gnassingbe Eyadema’nın 2005 yılı Şubat ayında 69 yaşında ölmesinin ardından ordu yönetimi Eyadema’nın oğlu Faure Essozimna Gnassingbe’yi devlet başkanı olarak ataması ulusal ve uluslararası camiada çeşitli rahatsızlıklara neden oldu. Protestolar ve baskıların ardından ülkeyi bir geçiş hükümetine emanet eden oğul Gnassingbe, 2005 yılı Nisan ayında yapılan başkanlık seçimini % 60 oy ile kazandı. Bu durum muhalefetin bir kez daha itirazı ile birlikte ölüm ve göçlerle sonuçlanan çeşitli protesto gösterilerine neden olsa da oğul Gnassingbe 2010 ve 2015 yılında yapılan genel seçimleri de kazandı. Bu dönemde oğul Gnassingbe,  muhaliflerin de yönetim kadrosunda yer almasını planlayan “Ulusal Birlik Hükümeti” fikri ile muhalefeti yatıştırmayı ve tırmanan gerilimi azaltmayı hedefledi. Her ne kadar muhalifler Ulusal Birlik Hükümeti fikrine de karşı çıksa da, zamanla 8 muhalif isim Gnassingbe hükümetinde yer aldı. Gnassingbe’nin kazandığı üç seçimin en önemli ortak noktası ise muhalefet liderlerinin seçim sonuçlarına sürekli itirazı ve zaman zaman kan dökülmesine kadar varan şiddetli protesto gösterileridir. Öyle ki, 2015 yılında yapılan son seçim sonuçlarını kabul etmeyen muhalefet lideri Jean Pierre Fabre seçim sonuçlarını tanımayarak kendisini devlet başkanı ilan etti ve bu durum ülke genelinde oğul Gnassingbe ve onun yönetimine yönelik protesto gösterilerine neden oldu.

Sorunun Kaynağı

Taraflı tarafsız birçok ismin üzerinde durduğu ortak noktaya göre Togo’daki siyasal sıkıntıların kaynağını ülkenin “yürütme sistemindeki aksaklıklar” oluşturmaktadır. 1960 yılında kazanılan bağımsızlığın ardından yönetim şeklini parlamenter Cumhuriyet olarak belirleyen ülkede yürütme organı başlangıçta 7 yılda bir seçilen bir devlet başkanı ve 81 milletvekiline sahip bir ulusal meclisten oluşuyordu. Zamanla devlet başkanı için görev süresi 5 yıla indirilirken, ulusal meclisin milletvekili sayısı 91’e çıkarıldı. Başkanın oldukça güçlü olduğu ve kimi zaman “parlamenter cumhuriyet” yerine “başkanlık sistemi” olarak adlandırılan bu sistemde meclis devlet başkanı karşısında sembolik sayılabilecek yetkilere sahip. Zira başkan yürütmenin tek patronu hüviyetinde olan başkan, meclisi feshetme ve bakanları atama gibi yetkileri kullanabiliyor.

Başkanın güçlü konumunun yanı sıra, eski devlet başkanı Gnassingbe Eyadema’nın 2002 yılında parlamento aracılığıyla “başkanın görev süresinin iki dönem ile sınırlandıran yasayı değiştirmesi” muhalefetin günümüze kadar en çok tepki gösterdiği hususu oluşturmaktadır.  Seçim güvenliğinden ve seçim sonuçlarının şeffaflığından şüphe duyan muhalifler “başkanın görev süresinin yeniden iki dönem ile sınırlandırılmasını” ve “babadan oğula bir saltanat” izlenimi veren “Gnassingbe Eyadema’nın oğlu Fraue Gnassingbe’nin” başkanlığı bırakmasını talep ediyor. Ülkede geçen ay çıkan çatışmalarda “7 kişinin hayatını kaybetmesi” ve geçtiğimiz günlerde hükümeti protesto etmeye yönelik gerçekleştirilen gösterilerde “80 kişinin gözaltına alınmasına” ek olarak “180 protestocunun da ortadan kaybolduğu iddiaları” ise Togo’da suların en azından bir süre daha durulmayacağını gösteriyor.

 

Faydalanılan Kaynaklar:

Share.

Yazar Hakkında

Hasan Aydın 1993 yılında İstanbul, Üsküdar’da doğdu. İstanbul’da geçen ilköğretim ve lise eğitiminin ardından, 2016 yılında Yalova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümünden derece ile mezun oldu. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim dalında başladığı tezli yüksek lisans eğitimini 2018'de başarıyla tamamlayıp aynı bölümde doktora eğitimine başlamıştır. İleri seviyede İngilizce bilmektedir. İlgi alanları, Din ve Milliyetçilik, Sömürgecilik ve Afrika’da ABD Dış Politikası’dır.

Yoruma Kapalı