Afrika’nın Sanayileşmesi Meselesi: Enerji Sektörü ve Petrol Rafinerileri

0

Afrika kıtası ülkelerinin bazılarının sahip oldukları zengin petrol rezervleri, yaklaşık yarım asırdır çıkartılıyor ve gerek kıta ülkelerinin gerekse bazı küresel aktörlerin enerji ihtiyacının önemli bir kısmı, kıta ülkelerinden çıkartılan bu kaynaktan karşılanıyor. Kıtada enerji sektörüne yönelik altyapı faaliyetlerinin yetersiz olması, çoğu zaman çok uluslu yabancı şirketlere Afrika kıtasındaki ham petrolü arama ve çıkartma imtiyazı verilmesine yol açıyor. Petrolü işleme aşamasında ise benzer bir durum söz konusu değil. Zira bahsi geçen söz konusu şirketler ham petrolü çıkartıp dünya pazarına satmak kadar karlı olmadığı düşüncesiyle çıkarılan petrolün işlenmesine ilişkin sanayi faaliyetlerine yeterli ilgiyi göstermiyorlar. Bu alandaki yatırımların yetersizliğinden doğan boşluğu doldurmak için Afrika devletleri rafinerilere önemli yatırımlar yapmakta, fakat üretimde arz edilecek düzeye hala ulaşamamaktadırlar. Bu doğrultuda kıta ülkelerinin mevcut kapasiteleri, iç talepleri karşılamaya dahi yeterli değildir.  Dolayısıyla ihtiyaçların bir kısmını karşılamak için dışarıdan işlenmiş petrol ürünlerinin temin edilmesi gerekmektedir.  Bu durum enerji açısından kıta ülkelerinin dışarıya bağımlılığını arttırmaktadır. İthal edilen petrol ürünleri zaman zaman hem kalitesinden hem de doğaya verdiği zararlardan dolayı şikâyet sebebi haline gelebilmektedir. Bunun yanı sıra bahsi geçen petrol ürünleri hem ithalat harcamalarının artmasına hem de ilgili ülkelerdeki cari açığın büyümesine neden olmaktadır. Afrika ülkelerinin, ürettikleri ham petrolü iç ihtiyaçları karşılamak için işleyecek yeterli altyapıya sahip olmamaları bu çağda kabul edilmez bir durumdur. Kıtadaki ülkelerin büyük bir kısmında rafineriler bulunmasına rağmen, Afrika’nın işlenmiş petrol konusunda hala dışa bağımlı olmasının altında birçok sebep yatmaktadır.  Bu durumun Afrika’nın kaderi mi olduğu yoksa çözülmesi gereken bir sorun mu olduğu uzun yıllardır süregelen bir tartışma konusudur.

Afrika’da Tarihsel Süreç İçinde Rafineriler

Kıtadaki ilk petrol rafinerileri, Afrika devletlerinin bağımsızlıklarını kazanmaya başladıkları 1950’li yılların sonları ve 60’ların başlarında kurulmuştur. Bu tarihten önce kıtada hiçbir rafineri bulunmamakta ve kıta ülkelerinin ihtiyaç duyduğu petrol ürünlerini Avrupa’dan ya da eski metropollerden temin edilmekteydi. Örneğin, Batı Afrika bölgesinde bulunan dağıtıcılar sadece Mobil ve Shell’e başvurabiliyordu.  Curaçao Adası’ndaki Shell ve İngiltere’deki Mobil’in rafinerileri aracılığıyla bölgeye petrol ürünleri tedarik edilmekteydi. Kıtanın diğer bölgeleri için de benzer uygulamalar söz konusuydu. Fakat dekolonizasyon dönemine girilmesi, ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaya başlaması, 1950’lerde Cezayir, Gabon ve Angola gibi ülkelerde Afrika’daki ilk petrol üretiminin gerçekleştirilmesi ve yerel ihtiyaçların büyümesiyle birlikte kıtada petrol rafineriler ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu kapsamda, petrol arama ve çıkarma faaliyetleri için kıtaya yerleşen Total, Shell, Mobil ve Profina gibi Batı menşeli şirketler bu sektörde öncü olmuşlardır. Afrika kıtasındaki ilk petrol rafinerileri 1954 yılında Exxon Mobil (o zamanki adı Mobil) tarafından Güney Afrika’da ve Total tarafından Cezayir’de kurulmuştur. Bu petrol rafinerilerini, 1958 yılında Angola’da, 1964 yılında ise Kenya, Gana ve Senegal’de kurulan petrol rafinerileri takip etmiştir.

Afrika’da petrol ve enerji sektöründe faaliyet gösteren yabancı şirketler, ham petrol çıkarıp dünya pazarına sürmek, rafineriler kurup işlemekten daha karlı olduğu için rafineri kurma işine gereken önemi göstermemişlerdir. 1970’li yıllarda kıtada mevcut olan rafinerilerin önemli bir kısmi millileştirilmiş ve Afrika devletleri de petrol çıkarma ve işleme şirketleri kurarak sektördeki boşlukları doldurmaya çalışmıştır. Günümüzde Afrika’da yaklaşık 42 petrol rafinerisi mevcuttur.  Diğer bir ifadeyle, kıtada petrol üreten ülke başına yaklaşık 2 rafineri düşmektedir. Fakat söz konusu petrol rafinerilerinin sayıları oldukça yüksek olmasına rağmen üretim kapasiteleri dünyanın diğer bölgelerine göre oldukça düşük kalmakta ve iç ihtiyaçları karşılamaktan uzak bir yapıdadırlar.

Rafinerilerin Mevcut Durumu

2018 yılı verilerine göre dünyada günlük üretilen 83,163 milyon varil ham petrolde Afrika’nın payı 7,693 milyon varildir. Bu rakam dünya üretimin yaklaşık % 9,3’ünü oluşturmaktadır. Fakat çıkarılan ham petrolün yarısından fazlası ihraç edilmekte, Afrika rafinerilerinde yalnızca üçte birlik bir kısmı işlenmektedir.  Kıtanın günlük petrol ürünleri tüketiminin 3,959 milyon varil olduğu tahmin edilmektedir. Bu tüketiminin % 27,7’sini hafif distilatlar, % 48,6’sını orta distilatlar, %8,1’ini akaryakıt ve % 15,7’sini ise diğer ürünler oluşturmaktadır. Ne var ki, kıtadaki enerji sektöründeki mevcut altyapılar Afrika pazarının taleplerini karşılayacak durumda değildir. Afrika rafinerileri günlük yalnızca 3,434 milyon varil petrol işleme kapasitesine sahiptir. Buna rağmen farklı teknik ve yönetim ile ilgili sorunlardan dolayı bu tesisler tam kapasitenin % 60’ı ile çalışmakta ve işletilen günlük petrol miktarı 2,035 milyon varile kadar düşmektedir. Böylelikle Afrika kıtası ülkeleri, petrol ihtiyacının ancak yarısı kadarını kendisi üretebilmekte, ihtiyacının kalan kısmını ise dışarıdan ve ağırlıklı olarak Asya ve Körfez ülkelerinden temin etmektedirler.

Rafinerilerin ham petrol işleme kapasitesi düşük olmasının yanında kıtadaki bölgeler arasında da bir dengesizlik vardır. Denize kıyısı olan ülkeler ve genelde kıtanın büyük ekonomilerinde işlenmiş petrol ürünlerinin üretim kapasiteleri diğer ülkelere göre daha yüksektir. Afrika’nın en büyük rafinerisi Cezayir’de bulunuyor ve 2018 verilerine göre günde 598 bin varil işleme kapasitesine sahiptir. Bunu Mısır günde 519 bin varil, Güney Afrika 455 bin varil ve Nijerya günde 44 bin varil ile takip etmektedirler. Sadece bu 4 ülke kıtanın toplam üretimin yarısını teşkil ediyor ve bunların iç ihtiyaçları büyük ölçüde karşılayacak kapasiteye sahiptir. Hatta bazıları diğer ülkelere petrol ürünlerinin ihracatını gerçekleştirmektedirler.

Dışa Bağımlılığın Kaynağı Nedir?

40’ın üzerinde rafineriye sahip olan Afrika kıtasının hala petrol ürünleri için dışa bağımlı olması birçok soru işaretine neden olmaktadır. BP’nin 2018 verilerine göre Afrika’nın 3,95 milyon varil olan petrol ihtiyacının sadece 2,05 milyon varili Afrika’da üretilmektedir. Böyle bir açığın bulunmasın birçok nedeni vardır. Bu durumun önemli nedeni ise mevcut altyapıların yetersizliği ve bunun sonucunda ülkedeki petrol rafinerilerinin hem dünya ortalamasının altında bir üretim gerçekleştiriyor olması hem de pazarın taleplerini karşılayacak bir üretim kapasitesine sahip olmamasıdır. Günde 3,4 milyon varil gibi düşük bir üretim kapasitesine sahip olmalarına rağmen bölgede bulunan rafineriler üretim kapasitelerinin sadece % 60’ını kullanabilmekte ve dolayısıyla ciddi üretim kayıpları yaşamaktadırlar. Hindistan’da bulunan dünyanın en büyük petrol rafinerisi günde 1,2 milyon varil ham petrol işleyebilirken, Cezayir’de bulunan Afrika’nın en büyük petrol rafinerisi ise günde sadece 323 bin varil petrol işleyebilmekte, Sahraaltı Afrika’da bulunan diğer petrol rafinerileri ise günde ortalama 20 bin varil ila 50 bin varil arasında petrol işleyebilmektedir. Bölgenin ortalama günlük üretim kapasitesi dünyanın en büyük rafinerisinden 24 kat daha düşüktür. Söz konusu iki bölgenin pazar hacmi ve yapısı çok farklı olsa da, aradaki uçurumu ve Afrika’nın bu alanda ne kadar çaba göstermesi gerektiğini anlamak için Hindistan’daki petrol rafinerisi ile Afrika’dakilerin kıyaslanması önemli bir göstergedir.

Afrika’daki rafinerilerin önemli bir kısmı 1960’lı ve 1980’li yıllar arasında faaliyete geçirilmiştir. Günümüzde bu rafinerilerin hem hitap ettikleri pazarların büyümüş olmasından hem de zamanla tesislerin eskimiş olmasından dolayı söz konusu rafineriler düzgün olarak bakım ve yatırıma ihtiyaç duymaktadır. Ne yazık ki, bu husustaki sorumluluklar her zaman yerine getirilmemekte ve bu durum kıtadaki petrol rafinerilerinde önemli üretim kayıplarının meydana gelmesine neden olmaktadır. Örneğin 2012 yılında Nijerya’da bakımları düzgün yapılmadığından dolayı üç petrol rafinerisi kapatılmıştır. 2015 yılında ise bu rafinerilerde yalnızca % 60 ila % 80 arasında bir kapasite ile tekrar üretime başlanmıştır. Fakat yıllar geçtikçe bu rafinerilerdeki üretim düşmektedir. Nijerya’nın ulusal petrol şirketi NNPC’nin resmî açıklamalarına göre rafineriler 2017 yılında toplam kapasitesinin % 37 oranında altında bir üretim gerçekleştirmiş, 2018 yılında ise kapasitesinin yalnızca % 14’ü ile üretim gerçekleştirmiştir. Bu gibi nedenlerden ötürü dünyanın 6. petrol üreticisi ve Afrika’nın en büyük petrol üreticisi olan Nijerya iç taleplere yönelik açığı kapatmak için her ay 1 milyon ton akaryakıt ithalatı yapmaktadır.  Bu problem Afrika’da genel olarak göze çarpsa da, bazı istisnai durumlar da mevcuttur. 2018 yıllında Cezayir’in ulusal enerji şirketi olan Sonatrach, mevcut rafinerilerin kapasitelerin artırmak için yatırımlar yapmış ve işlenmiş petrol ürünlerinin ithalatını durdurmaya karar vermiştir. Ardından ise, 2019 yılının ilk çeyreğinde petrol ürünlerine olan harcamaları % 72,31 oranında düşürmüş ve bu sayede 348,15 milyon dolar tasarruf etmiştir.

Rafinerilerin üretkenliğini ciddi bir şekilde etkileyen bakım ve yatırımların eksikliğine siyasal ve finansal yönetim sorunları da eklenmektedir. Daha önce de değinildiği gibi kıtada petrol rafinerilerinin büyük bir kısmı devlet tarafından işletilmektedir. Özel şirketler gibi yönetilmemeleri ve kırılgan bir piyasada faaliyet göstermeleri nedeniyle bu rafineriler zorlanmakta ve bu durum zaman zaman bahsi geçen rafinerilerin iflas etmelerine de neden olmaktadır. Örneğin Senegal’de petrol işleme faaliyetlerini üstlenen ve devletin hissedar olduğu Afrika Rafineri Şirketi (SAR), kuruluş tarihinden bu yana üretim kapasitesini büyük ölçüde arttırmıştır. Faaliyete başladığı 1965 yılında yıllık 600 bin ton ham petrol işleme kapasitesine sahip olan bu şirket, günümüzde yıllık petrol üretim kapasitesini 1,2 milyon tona çıkarabilmiştir. Bu açıdan bakıldığında SAR kendi pazarına adapte olmak için çaba göstermektedir ve hatta bu konuda ilerleme kaydettiğini söylemek de mümkündür. Ancak bu firma, başka zorluklarla da sürekli bir mücadele halindedir. Satışların hasılatını toplamak ve kendini finanse etmek şirketin başlıca sorunlarıdır. Çünkü elektrik enerjisi yakıttan üretilen Senegal’in milli elektrik şirketi olan SENALEC’in yakıt ihtiyacı ülkenin bu tek rafinerisinden temin edilmektedir. Ne var ki, kullanılan yakıtın faturaları her zaman ödenmemekte ve böylece ülkenin tek petrol rafinerisinin gelirlerinde azalma meydana gelmektedir. Bu durum aynı zamanda rafinerinin finansal durumunun kötüleşmesine neden olmakta ve dolayısıyla üretimin gerçekleşebilmesi için gereken faaliyetlerini finanse etmekte yetersiz kalabilmesine yol açmaktadır. Bunun neticesinde fiyatlarında her zaman artış ve düşüş meydana gelebilen ham petrolün aksama olmadan satın alınması daha da zor hale gelmektedir. Öte yandan, Afrika’daki petrol rafinerileri ayakta durabilmek için devletin yardımına ihtiyaç duymaktadır. Bu rafinerilerde devletin desteğinin olmadığı durumlarda kimi zaman iflaslar meydana gelebilmekte ve rafinerilerin kapandığı görülmektedir. Bu duruma Tanzanya, Sudan, Zimbabve ve Fas gibi ülkelerdeki petrol rafinelerinin akıbeti örnek olarak verilebilir.

Günümüzde Afrika kıtası ülkeleri, petrol ürünleri açısından dışa olan bağımlılığı azaltmak için yüksek katma değer üreten modern rafinerilere ihtiyaç duymaktadır. Şu ana kadar mevcut rafinerilerin ekseriyeti basit (hydroskimming) tip rafinerilerdir. Bu teknoloji, ham petrolün sadece az bir miktarda akaryakıt ve yağ üretmesine olanak vermekte ve genelde yüksek katma değerli ürünlerin çıkmasına uygun görünmemektedir. Zira daha modern tesislerle plastik maddelerin üretilebildiği de bilinmektedir. Böylelikle 100 ton ham petrol üzerinden modern bir rafineride % 80 beyaz ürün (benzin, gazyağı, bütan) üretebilirken Afrika’dakiler ortalama olarak % 60 beyaz ürün, % 35 yağ ve % 5 atık madde üretebilmektedirler. Halbuki beyaz ürünler diğer ürünlerden daha değerli olduğu için bir rafineri ne kadar çok beyaz ürün üretiyorsa kazancı da aynı oranda artmaktadır.

Afrika’da Yerli ve Milli Çözümler Mümkün mü?

Kıta ülkelerinin belirtilen sorunların üstesinden gelmesi yalnızca Afrikalı aktörlerin harekete geçmesi ile gerçekleşecektir ve bu yönde umut veren adımlar atılmaya başlanmıştır. Bu konuda en büyük hamleyi Afrika’nın en zengin iş adamı Nijeryalı Aliko Dangote yapmıştır. Dangote, Afrika’nın ihtiyaçlarına öncelikli olarak cevap verebilecek bir şekilde kıtanın en büyük rafinerisini kurmayı hedeflemektedir. Maliyeti 12 milyar dolar olacak bu mega projenin yapımına 2013 yılında başlanmış olup, 2020 yılında rafinerinin üretime açılması beklenmektedir. Nijerya’da kurulacak bu rafineri günde 650 bin varil petrol işleme kapasitesine sahip olacaktır. Aynı zamanda petrokimya entegrasyonuna da sahip olacak olan bu modern rafineri daha yüksek oranda beyaz ürün ve plastik gibi yüksek katma değerli ürünleri de üretilebilecek ve böylelikle hem karlılık hem de verimlilik açısından uygun bir proje olacaktır. Rafinerinin faaliyete başlamasıyla birlikte bölgesel petrol ürünlerinin pazarlarındaki dengelerin ciddi anlamda değişmesi öngörülmektedir. Bu kapsamda öncelikle Nijerya’nın ürettiği ham petrolün dünya pazarına giden kısmında azalış meydana gelecektir. Rafinerinin üretim kapasitesi açısından ülke kendi kendine yetecek hale gelecektir ve hatta bölgedeki ülkelere de ihracat yapabilecektir. Üretilen petrol, bölgesel petrol ürünleri pazarında çimento sektöründe olduğu gibi ithal ürünlere ciddi bir rakip haline gelecektir. Böylelikle tek bir yatırımla kıtanın dışa olan bağımlılığı azalmış ve Nijerya’nınki ise tamamen ortadan kaldırılmış olacaktır. Nijerya’nın dışında, Güney Afrika hükümetinin de benzer adımları atmaya hazırlanmakta olduğu biliniyor. Bu doğrultuda, Nijerya hükümeti 2017 yılının sonunda BRICS’teki partnerlerinin yardımıyla günde 400 bin varil petrol işleme kapasitesine sahip modern bir rafinerinin faaliyetlerine başlayacağını duyurmuş, ancak konu ile ilgili ayrıntılı bilgi vermekten kaçınmıştır.

Sonuç Yerine

21. yüzyıl koşulları göz önünde bulundurulduğunda, Afrika kıtası ülkelerinin yalnızca hammadde üreticisi ve net nihai mal tüketicisi pozisyonundan süratle çıkmaları gerekmektedir. Mevcut şartlarda, Afrika kıtası diğer alanlarda olduğu gibi enerji sektöründe de hala tam anlamıyla kendi kendine yetebilecek bir seviyeye gelememiştir. Oysaki kıtada her türlü enerji kaynağı bulunmaktadır ve bu açıdan kıta ülkeleri büyük bir potansiyel barındırmaktadırlar. Fakat Afrika’nın mevcut potansiyelleri iyi kullanılmadığı sürece yalnızca kâğıt üzerinde bahsi geçen potansiyeller olarak kalacaktır. Petrol üretiminde de bu tarz bir durum söz konusudur. Kıtanın ürettiği ham petrolün sadece üçte biri dönüştürülmekte, kalan kısmı ise uluslararası pazarlara ihraç edilmektedir. Kıtada işlenen petrol ürünlerinin miktarı az olmakla beraber iç ihtiyaçları karşılamak için gerekli altyapılar da yetersizdir. Böylelikle Afrika ülkeleri kendi pazarında karşılayamadığı talepleri ithalat yoluyla karşılamaktadır. Öte yandan kıta ülkeleri ürettiği petrol miktarını verimli bir şekilde dönüştürebilirse enerji açısından da dışa herhangi bir bağımlılığı söz konusu olmayacaktır. Fakat teknik ve yönetimsel sorunlarla karşı karşıya kalan Afrika’nın rafinerileri üretim kapasitelerin altında üretmekte, bazen üretimi durdurmak zorunda kalabilmektedirler. Aslında bu sorunlar da üstesinden gelinemeyecek sorunlar değildir. Zira. Afrika’da modern ve yüksek kapasiteli rafinerilere yatırım yapmakla bu sorunlar pekâlâ halledilebilir durumdadır. Bu kapsamda, Nijeryalı iş adamı Aliko Dangote’nin yapmakta olduğu rafineri projesi diğer Afrikalılara iyi bir örnek teşkil etmektedir. Her petrol üreticisi ülkede Dangote benzeri girişimci bir figür ve güçlü bir siyasi irade olduğu takdirde Afrika’nın enerji bakımından dışa olan bağımlılığına kademeli bir surette son vermek mümkün gözükmektedir.

 

KAYNAKÇA

BP Statistical Review o f World Energy 2019 | 68th edition

“Raffineries : l’Afrique doit rattraper son retard”, Jeune Afrique, https://www.jeuneafrique.com/mag/365656/economie/raffineries-lafrique-rattraper-retard/.

Favennec, Jean-Pierre, Philippe Copinschi, Toni Cavatorta, ve Fehrat Esen. “Les nouveaux enjeux pétroliers en Afrique”. Politique africaine N° 89, sy 1 (2003): 127-48.

“Africa: Oil and Gas – Oil Refining – Overview | Mbendi Website”. https://mbendi.co.za/indy/oilg/ogrf/af/p0005.htm.

“African Refineries”. Erişim 24 Eylül 2019. http://www.mckinseyenergyinsights.com/resources/refinery-reference-desk/african-refineries/.

Ricardo Silva, ve Paixao Rosario. “Tapping into Africa’s Refining Potentiel”. Petroleum Africa, Eylül 2018.

Ecofin, Agence. “Les perspectives de croissance du marché global du raffinage pétrolier s’appuient énormément sur la raffinerie de Dangote”. Agence Ecofin. Erişim 04 Ağustos 2019. https://www.agenceecofin.com/trade/2304-65597-les-perspectives-de-croissance-du-marche-global-du-raffinage-petrolier-s-appuient-enormement-sur-la-raffinerie-de-dangote.

“Africa Looks to New Refineries to Reduce Continent’s Product Deficit”. Oil and Energy Trends, 01 Mayıs 2018. https://doi.org/10.1111/oet.12567.

“‘L’Algérie a cessé d’importer du carburant depuis février 2018’ (Hachichi)”. Maghreb Émergent, 05 Haziran 2019. https://maghrebemergent.info/lalgerie-a-cesse-dimporter-du-carburant-depuis-fevrier-2018-hachichi/.

Diligence, Africa. “Les enjeux du raffinage de pétrole en Afrique | Africa Diligence”. Erişim 04 Ağustos 2019. https://www.africadiligence.com/enjeux-de-lindustrie-du-raffinage-de-petrole-en-afrique/.

Share.

Yazar Hakkında

Nassir Mahamat Adoum Doutoum, 1995 yılında Encemine-Çad’da doğdu. İlköğretimi Encemine’de, liseyi ise Bamako-Mali’de başlayıp Encemine’de tamamladı. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisat bölümden 2018 yılında mezun oldu. 2018-2019 eğitim-öğretim yılında İstanbul Medeniyet Üniversitesi İktisat Anabilim dalında tezli yüksek lisans eğitimine başlamıştır. Arapça, Mabaca ve İngilizce’nin yanı sıra Fransızca ve Türkçe’yi ileri seviyede bilmektedir. İlgi duyduğu alanlar İslami bankacılık, iktisadi kalkınma ile uluslararası ticarettir.

Yoruma Kapalı